Dün seni rüyamda gördüm figen abla
Benim ablam,mahalledeki tüm gençlerin ablası
Taksiden ne de afilli inmiştin
Herkes birbirine şaşkınlıkla bakakalmıştı
Bu kadar güzel bir kadının
Bu köhne mahallede ne işi vardı
Bir sen vardın birde ben kocaman hayatta
Gonca güllerle dolu bahçemiz
Şarkılar söyleyen muhabbet kuşları
Koca çınar yanında yeni diktiğimiz söğüt
Yaprakları yemyeşil
Bahar kokusunu salıyor dünyaya
Belki yarın olmayacak
Güneş hiç doğmayacak
O gül yüzlü çocuklar
Oyun oynamayacak
Bu dünya bizim için
“Ben size ölmeyi emrediyorum” dedi Atatürk
Conk bayırından savaş meydanına bakarken
Kurtuluş için, özgürlük için savaşmalı
İman gücüyle saldırmak lazımdı
Ancak Türk askeri açtı,yorgundu,perişandı
Anaların kucağında nice yiğit cesedi kaldı
Yere düşen ilk kar tanesi gibi
Yağmurun en saf damlası gibi
Bebeğin yüzündeki gülücük gibi
Sevdik biz birbirimizi
Bu akşam düğünümüz var
Bekliyoruz sizleri
Bu kadar mı küstün hayata
Bu kadar mı mahzun kaldın
Biçare, yıkılmış bir adam oldun bir anda
Sen engin doruklarda gezen bir yaban keçisi
Belki de bir kurt değil miydin
Ne oldu da aydınlık geleceğini
Gündüz olmasına rağmen gecenin koynunda gibiyim
Yataktan yeni kalktım ama uykusuzum biçareyim
Karşıdan gelen tren sesleri
Annemin söylediği ninni misali
Bir ara karabaşın sesini duydum
Köydeki evimizin bahçesinde
Adını sormayın bana;
Gözleri derya aman bir naz bir eda
Kaybolmuş buldu kendine
Sevgi denizinin tam ortasında
Dalga oldu kıyıya ulaşmak için
Gelgit engelledi gidişini
Bahar kokuyor hava,toprak
Gökyüzü daha bir maviye çalıyor bugün.
Aşk kokuyor
Kalbim daha bir heyecanlı atıyor bugün.
Terastan ılımlı ve hafif dalgalı deniz;
Öyle bir dünya var ki beynimin içerisinde
Bazen bir kibrit kutusuna sığabilmekte
Bazen de evrenin de uzağında
Kendine yer bulamadan
Boşlukta kalabilmekte…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!