Aşkın ile sarhoşken aklım kuş olup uçtu.
Söylediğim her bir söz aslında birer suçtu.
Gönlün ve dudakların bana hiç gel demedi,
Hayalin ise beni hiç mi hiç terk etmedi.
Düşlerimde, hayalimde,
durmadan gördüğüm sahne...
İlk kez konuştuk ya senle;
ayak üstü beş dakika,
ay ışığında, baş başa…
Senin mutluluğunda küçük bir vesile olmak,
şu çekilmez dünyanın çekilebilir ihtimaliydi.
Biliyorum ki bana bir günah kadar uzaksın.
Ben ise sana bir dua kadar yakınım.
Bilmiyorsun belki,
seni koruyan melekleri ben çağırdım.
Eskisi gibi sıradan bir çiçek olmayı isterdim gönlünüzde.
Artık yeşerebileceğim hiçbir yer bulamıyorum gönül bahçenizde.
Bilmezdim sevgimin gönlünüze öfkeler serpeceğini…
Bilseydim olacakları, bilseydim, bakar mıydım gözlerinize…
Bir ağlama tuttu yine beni.
Yine üzdüler mi seni?
Söz verdim, çaresizim, yazamıyorum sana ama,
arkandan dua ediyorum yana yana.
Sessizliğin içinde gizlenmiş söz gibisin;
Seni ben öz ruhumla, tüm varlığımla duydum.
Kurumuş toprağa can veren yağmur gibisin;
Seni ben gönlümün derinliklerinde buldum
Kaçış ile kalış arasında bir yerdeyim.
Burdan çıkış yok; çaresizlik çemberindeyim.
Bazı güzellikler vardır,
gördüğünde hayran olursun ama
içine girdiğinde pişman olursun.
Bazı güzellikler de vardır ki,
içi dışı cennet ışıltısı;
Sevdayı kalbe gömmek,
sanki o kimseyi diri diri toprağa gömmek gibi;
dayanamıyorum…
Mona Roza’nın toprağına giderken,
bir umut düştü gönlüme.
Sanki duran otobüslerin birinde,
belki çay içenlerin içerisinde,
belki de mescitte.
Sanki bir yerlerdesin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!