Dağlarda bahara doğru, eriyen karlar misali,
Şu gönlümün bahçesine, bağına aktın sevgilim…
Cehennem ateşindeki, alevler, korlar misali,
Sende benim sevgi dolu, kalbimi yaktın sevgilim…
Acep hangi sıfat revadır bana
Ben deyim “zırdeli”, sen de “serseri”…
Uslanmam atsalar kara zindana
Bir ruh taşıyorum, tende serseri…
Boz bulanık akar delidir suyum
Bugün yine aynıyım, dünkünden hiç farkım yok,
Bu yüzden, yarınlara umutsuz bakıyorum.
Mekânsız bir berduşum, sığınacak barkım yok,
Bu yüzden, bilmediğim yollara akıyorum…
Nefes bile almama, kimse etmez müsaade,
Kutsal bildiğine dil uzatanın,
Gelmişine geçmişine söv gitsin.
Şanlı bayrağına el uzatanın,
Gözünün yaşına bakma döv gitsin…
Mazluma el verip yara saranı,
Sevda bizim neyimize,
Sevmesini bilemedik…
Fırsat geçti elimize,
Mutlu olup gülemedik…
Ben sevmedim yalanını,
Sevda dolu yıllar mazide kaldı
Ümit dolu gönül kuruyup soldu
Yaşadığım her şey hüsranla doldu
Kapandı kapılar ayrıldı yollar
Hep olmaz şeylere umut bağladım
Tam yol ilerlerken, sevda gemisi,
Yüreğim enginde, yalnız bir adam.
Bense kaptanların, en acemisi,
Ne yön biliyorum, ne yol, ne yordam…
Gözlerim ufukta, bir karar arar,
Ne bu gam, kasavet, ne bu acılar,
Eğlenip gülmenin, zamanı şimdi…
Sevda ikliminde, her mevsim bahar,
Sevip sevilmenin, zamanı şimdi…
Tüm insanlar gibi, sende sev, sevil,
Sensiz yoğruluyorum
Izdırabın çarkında
Yanıp kavruluyorum
Değilsin hiç farkında
Bitsin artık dargınlık
Karanlık bir mazi senden öncesi,
Seninle güneşi gördüm sevdalım…
Senden uzak kalmak Çin işkencesi,
Sensizken krize girdim sevdalım…
Kıymet biliyorsa şad olan haklı,
Hocam elinize,yüreğinize sağlık. Çok güzel mısralar yazmışınız. Yeni çalışmalar bekliyoruz.