Yine mi dört duvar, yine mi hücre?
Kader mi bu, yoksa kadersizlik mi?
Yine mi ızdırap, yine mi çile?
Feryat etmek mi zor, sessiz çığlık mı? ..
Gözlerim doluya, bomboş bakmakta,
Racona ters olsun, varsın sevdamız,
Gemileri yakar, yine severiz…
Gelecekse aşktan, gelsin belamız,
İcabına bakar, yine severiz…
Kara sevda, takmış bize çengeli,
Hani su altında duramazsın ya
İşte beni öyle boğar yokluğun
Uyanıp yanında bulamazsın ya
Her sabah güneşle doğar yokluğun
Ufkumda yüklüdür kara bulutlar
Her şeyi yoktan var eden, O Yüce Allah aşkına,
Daha yolun yarısında, bitmeye başladı ömrüm…
Ayların feleği şaştı, mevsimler döndü şaşkına,
Bahardan hazana doğru, gitmeye başladı ömrüm…
Hayat ve bütün umutlar, hepsi sadece benimdi,
Baktığım her yerdesin,
Andığım anda yoksun…
Arayınca nerdesin,
İmkânda, zanda yoksun…
Sen benim nirânımda,
Bu şehrin günahkâr, sokaklarında,
Bir çocuk büyüdü, yıllara inat…
Kurumuş, çatlamış, topraklarında,
Bir umut yeşerdi, dallara inat…
Ne ana, ne baba, ne yâr, ne yavru...
Gurbetten sılaya uzanan yollar
Söyleyin yarimden bir haber var mı?
Ufukta beliren bir karartı var
Hele biraz bakın şu gelen yar mı?
Acılardan yana neler var neler
İnsanoğlu için, dünya arazi,
Ektiğini biçer, yolun sonunda…
Mahşere kurulmuş, hassas terazi,
Doğruları ölçer, yolun sonunda…
Olmaz bu işin hiç, yazı-turası,
Yüreğim çayların en derininde
Sevda sularında çırpınır durur
Bedenim dağların en serininde
Hasret rüzgarında gül gibi kurur
Küllenircesine yanar yüreğim
Gideceksen eğer, kal demem sana,
Rahat ol, göğsünü gere gere git…
Kötü şey gelmesin, sakın aklına,
Manevi huzura, ere ere git…
Böyle gider miydim, ben olsam acep,
Hocam elinize,yüreğinize sağlık. Çok güzel mısralar yazmışınız. Yeni çalışmalar bekliyoruz.