Metruk olan bir gönül var
Kanatlanıp her defasında
Süzülmek ister
Konacak bir dal arar da
Teselli bulmak ister
Dutluğun ordaki banktayım
Birini beklermiş gibi
Heyecanla oturmaktayım
Cadde ıssız, hava soğuk
Bacaları sarmış duman
Buhar taşar yan fırından
Memleket her köşesinden su içmişim
Yudum yudum, kana kana içmişim
Ruhumdan süzülmüş damla damla
kendimden geçmişim
Hepsi aynı berraklıkta
Hepsi de tatlı...
Konuşmak bize ne kadar olağansa
Ötmek de kuşlara
En güzel yuva dallara
Tüm meyveler sofraya
Gerisi insanlara...
Bittiğinden beri fakülte
Bir sürü kravat biriktirdim
işe girince takarım diye.
İçimi kemirir bu özlem
yıllardır beklerim öyle
ne iş var, ne kravat taktığım.
Bir zülfü perişan, bir acem bağlama
Yankılanır dağlarda kır türküsü
Ekin tarlalarında boylu boyunca
Nadasa yatırdığım sevda büyüsü
Bir kağnı gıcırtısı karşı geçeden
Lokantacı bir ustam vardı
Kocaman göbeğiyle
Çeşit çeşit yemekler yapar
Müşterilerine sunardı
Servis biter kimse kalmaz,
Serabım hep böyle kurak olacak
Gönül feri sönmüş, dudağı çatlak
Yıllardır yağmayan yağmura hasret.
Öyle bir perhize girmiş ki kalbi
Yarin kıyısında gezmek de yasak
Zamana inattır girdiği haller
Meymenetsiz,
Bu ne mihnet?
Tüm dünyanız para, senet
Ne de şanslısınız bahtta
Sanki kralsınız tahtta
Bakış keskin, surat asık
Diyarbekir’deyim, Muallak sokak’ta,
Hasret acısında bir yudumluk çay
Her yudumda sevdasına
Yandığım oy...
Mardinkapı’sında
Gayri düğün yok.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!