Aynanın gizemi…
İlk nefes aldığım için,
Sonra büyümek içindi tanrım,
Tüm nimetlerini tatmam.
(π ;) Pi sayısı
Üç bilinmeyenli denklem,
Göreceli kavramların ötesi,
Bir bütünün çevresi,
Yüzeyi, cephe çevresi…
Karanlığın ikiz kardeşi…
Başlangıçlar sonlara gebe,
Doğumlar yaşamın müjdesi,
İlk nefesi almak için ağlamak,
Sevda için eline alıp yüreğini, vurmak korlu yollara…
Her şeyden yoksun,
Emanet bir vücut,
İstemiyorum...
Köşeye atılmış ut,
Unutulmuş anılar gibi,
resimlerde kalmak,
Bir mekik düşün ellerde,
Zamanla aşınan,
Nice örgülere motiflerini işleyen,
Sonra yorgun düşen.
Ne emekler sarf edildi,
Nice tırnaklar kırıldı,
İn der Dunkelheit der Nacht
Schwebt meine einzige Liebe in den Armen des Windes
Man kann sehr schwer atmen
Die Herzen sprechen
Die Liebenden brennen in Abwesenheit der Sonne
Die Verliebten trennen sich
Geçen zamanda,
Yani geçen günlerde,
Hani aylarca dilimizin,
Dudaklarımızın özlemini duyduğu,
Ceketimin yakasında takılı kalan,
Bir tek telinin,
Bir sabah uyandıktan sonra,
Atılmak o eşsiz kır çiçeklerinin arasına,
Bir an uzanmak için oradan sevgiliye,
Atılan naralar...
Duyurabilmek ve anlatabilmek sevgiyi...
Karanlığı aydınlatan kor alevler…
Üç beş gün önceki sohbette vuku bulmuştu,
Hani içimizi ışıtsın diye yudumladığımız sek rakı,
Ardından da serinlemek için dudaklarımızla buluşan su,
Bedenlerdeki ruhumuzun auraları olmuştu bize meze…
Sevdanın pençesinde
Uçmak sonsuza...
Yükseldikçe yükselmek
Bütünleşmek teninin yumuşaklığı ile
Sığınmak içindeki yüreğe
İnanmak gönül ferahlığında
Ey silueti olduğum...
Vakit içinde;
Yaşam denen bir muammaya sığınan,
Alıp vermek arası ilişkiler değil mi?
Hareketi esas alıp; seni var eden…
Bağlanmıştın oysa şahdamarına;
Uçsuz bucaksız ihtimaller denizin balığı,
Ne altında mutlu olabildin, ne üstünde
Geçer Ömür dediğin;
Rabbim insana yaşamı bağışlamış, en özelini vermiş, en kıymetlisini kendinden olanı vermiş ve içinie koymuş…
Toprağı kanla canlandırmış, can katmış, çoğalması için su vermiş bir nefeslik ve emretmiş günü geldiğinde emanetimi alırım diye…
Evet, geçer ömür dediğin; ...
Kaçamak Tat…
Bugün yorgunluk süzülüyordu gözlerimden,
Gözkapaklarım ağırlaşıyordu sinsice,
Kahvenin tadı ile ayakta kalıyordum,
Tam o anda senin o gözlerin deydi gözlerime…
Bir irkilme,
Bir uyanış,
Bir usulca dokunuşla,
Bir yeşil değmişti gözlerime… < ...