Kuyular ve dereler olur güzelim,
Verimli topraklarda.
Başaklar boyun sallar esen rüzgarla,
Sarı sarı olur hasat zamanı.
Sonra o kocaman makineler,
Dalarlar bir boyundan, bir boyuna ovanın
Uzaklaşıyorum bir limandan daha
Bir rota çizmemecesine
Eşlik ediyor yine martılar bir süre
Sonra yine dalıyorum...
Sürüklenmek korkusu olmadan,
Bir gayret daha diyorum...
Korkuyorum.
Evet hem de çok,
Belki anlamsız ama,
Korkuyorum.
Belki dünyayı dolaşamamaktan,
Belki de içime sığmayan,
Anlat bana çocuğum,
Gül ne ister senden?
Onu koparıp koklamanı mı...
Yoksa o heybetli duruşuna bakmanı mı...
Belki de ona su vererek yaşatmanı..
İster senden çocuğum!
Hatırı vardır derler
Türk kahvesinin.
Hatır için nice nizamlar
Silinmedi mi tahtadan.
Ne kollar, kafalar, yürekler
Konulmadı mı masaya.
Öfkelenmişim yine bir gece yarısı
Uyanmışım birden o eşsiz rüyadan
Soluk soluğa kan ter içinde bulmuşum kendimi
Yanımdaymışsın gibi hissetmişim, birden
* *
Yıllar söndürememiş içimdeki derin hasreti
Bir yiğit aranıyor,
Gecenin karanlığını,
Ateş gibi parlayan gözleri ile aydınlatacak.
Kanlı Fırat’ı,
Karşıdan karşıya yüzecek.
Kanadında yaban güvercinin,
İçinde bir his,
Öylesine hırçın ki gezecek dünyayı,
Götürecek istemeden,
Bir kuşun kanatlarında,
Nereye ve niçin olduğunu bilmeden,
Sonra dönecek bedenine,
Bilir misin seni,
sizi,
sizleri,
Bırakıp dost ellere gitmek. Hiç tanımadım,
görmedim,
hissetmedim,
Ufukta güneş batıyor,
Her zamanki kızıllığı ile,
Ama bugün farklı sanki,
Batmak istemiyorcasına güzel,
Ve o denli yakın dağa,
Görsen... Ah görsen,
Ey silueti olduğum...
Vakit içinde;
Yaşam denen bir muammaya sığınan,
Alıp vermek arası ilişkiler değil mi?
Hareketi esas alıp; seni var eden…
Bağlanmıştın oysa şahdamarına;
Uçsuz bucaksız ihtimaller denizin balığı,
Ne altında mutlu olabildin, ne üstünde
Geçer Ömür dediğin;
Rabbim insana yaşamı bağışlamış, en özelini vermiş, en kıymetlisini kendinden olanı vermiş ve içinie koymuş…
Toprağı kanla canlandırmış, can katmış, çoğalması için su vermiş bir nefeslik ve emretmiş günü geldiğinde emanetimi alırım diye…
Evet, geçer ömür dediğin; ...
Kaçamak Tat…
Bugün yorgunluk süzülüyordu gözlerimden,
Gözkapaklarım ağırlaşıyordu sinsice,
Kahvenin tadı ile ayakta kalıyordum,
Tam o anda senin o gözlerin deydi gözlerime…
Bir irkilme,
Bir uyanış,
Bir usulca dokunuşla,
Bir yeşil değmişti gözlerime… < ...