Garip bir gece,
Ne akşam oluşu belli,
Ne sabah olacağı,
Karanlık değil acıları ateşleyen,
Güneşin doğuşu çözüm değil,
Kıtalarca ötede karanfiller,
Bir bu alemde,
Bulmak uğruna içindeki çocuğu.
Bir de uçsuz bucaksız çöllerde,
Bir yudum su.. İçin seraplar görmek.
Sığmazsa bedenin yedi cihana,
Dört duvara hapsetmek çare değil!
Zaman….
Bir muamma,
Karanlık ile aydınlığın birbirini kovalamacası,
Yelkovanla akrebin karşı konmaz oniki buluşması,
Uyku ile ayık olmanın dayanılmaz hazzı,
Sevginin ufukla buluşması gibi,
Dağıtır esen saçlarını rüzgar,
Başka bir uyum içine girmesi,
Anlatılmasını imkansız kılar,
Bütün bu güzelliklerin yanında,
Bir anda karşılaşmak,
Bir yıldız parlıyor semada,
Öylesine heybetli,
Öylesine sessiz ve durgun,
En saf haliyle ay’ı aydınlatır.
O...
Kayboldu bir an semadan,
Koca ağaç…
Yıllar geçti bir düşün doğumuyla,
Tohumlar fidan verdi en kurak topraklarda,
Sevgiler geçti gökkuşağının altından,
Sen yinede…
Adı gözlerimde; bende kalsın…
Şu an… Şu saniye,
Duygularım depreşmekte içimde,
Uzamakta görebildiğim kadar uzağa,
Bir kuşun yüreğinde süzülmekte semada,
Siz var ya siz….
Arkadaşlar;
Hani yılların yüzüme bir gamze diye koyduğu o çizgiler,
Zamanda yaşanan paylaşımlarımızın bıraktığı izler,
Dostlukların yeryüzünde taht kurduğu yerler,
Bir namlunun ucunda
Bir hakimin kaleminde
Bir darağacın gölgesinde
Dört duvarın içinde
Diyorlar geliyor ölüm...
Ya kaybedilmiş çocukluğun
Gözlerinden yansıyan
duyguları...
İçindeki öfkeyi, isyanı,
İçine hapsedip,
Poyrazdan destekli alevleri,
söndürebilmek...
Ey silueti olduğum...
Vakit içinde;
Yaşam denen bir muammaya sığınan,
Alıp vermek arası ilişkiler değil mi?
Hareketi esas alıp; seni var eden…
Bağlanmıştın oysa şahdamarına;
Uçsuz bucaksız ihtimaller denizin balığı,
Ne altında mutlu olabildin, ne üstünde
Geçer Ömür dediğin;
Rabbim insana yaşamı bağışlamış, en özelini vermiş, en kıymetlisini kendinden olanı vermiş ve içinie koymuş…
Toprağı kanla canlandırmış, can katmış, çoğalması için su vermiş bir nefeslik ve emretmiş günü geldiğinde emanetimi alırım diye…
Evet, geçer ömür dediğin; ...
Kaçamak Tat…
Bugün yorgunluk süzülüyordu gözlerimden,
Gözkapaklarım ağırlaşıyordu sinsice,
Kahvenin tadı ile ayakta kalıyordum,
Tam o anda senin o gözlerin deydi gözlerime…
Bir irkilme,
Bir uyanış,
Bir usulca dokunuşla,
Bir yeşil değmişti gözlerime… < ...