Kışın baharı, gecenin nehari
Günahların da tövbesi olur
Çocukluğun saflığı, gençliğin cesareti
Birikimlerin de yorgunluğu olur
Büyük fikirlerin temelini küçük fikirler oluşturur. Yıllar önce taşımalı bir okulumuzun teknolojik tasarım sergisine gitmiştim. Öğrenciler taşıma olduğundan hep köylerden geliyordu. Sergide sunulan eserlerin ekseri çoğunluğu tarım, hayvancılık üzerineydi. Yani anne babaların çektiği sıkıntıların teknolojik yolla yok edilip, üstün verim almayı hedefliyordu. Ümit ediyorum ki, oradan çıkacak mühendis veya başka meslek grubu hayatında mutlaka onları geliştirecek teknolojik projeler üretecektir. Çünkü o yaşlarda o yöne kafa yoruyorlardı.
Ta ortaokul lise yıllarında bir öğretmenimiz çocuklar; ‘’ Yarın kaymakam, başkan, vali, bakan, başbakan olacakmış gibi şimdiden ‘ben olsam’ diye hayaller kurun, kafa yorun, öneriler karalayın. Yarın aynısı olmasa bile benzerlerinin olacağını mutlaka göreceksiniz. Çünkü aklın yolu birdir’’ derdi. Ben de o günlerden beri arada böyle farklı konularda kafa yorar, olamasam da ‘ben olsam’ der bir şeyler karalarım. Neticede ülkede herkes eleştiriye başlayınca, ben olsam deyip, kendimizi düzeltmeden önce dünyayı bir dakika da düzeltmeye kalkışmıyor muyuz?
30-40 sene önce kurduğum hayallerden bazılarının ya aynen ya da yakın olarak Türkiye genelinde uygulandığına şahit oldum. Kendi adıma çok ta sevindim. Netice olarak ister dağdaki çoban Ahmet’ten isterse şehirdeki mühendis Mehmet Bey’den gelsin, iyi niyetle emek verilen her öneri değerlidir. İster çöpe atılsın isterse gelecek için rafa kaldırılsın. Bu bağlamda birkaç tanesini paylaşayım. Mesela; ben olsam demiştim;
Özü tanımadan, kabuktan ATMAYALIM,
Pişmiş aşa, bilerek soğuk su KATMAYALIM,
Dostlarımızı, menfaatimiz için SATMAYALIM,
Hayat, kader çizgisinde gider, UNUTMAYALIM!
evini süpürür
deveyi bağlar
koyunu sağar
hayvanına ot verir
söküğünü diker
çamaşırını yamar
Güleryüzlü, doğal, sevecen
Fırsat bulduğunda gezen
Olacakları önce sezen
Vakitsiz gidersem
Öyle hatırla!
Bayramda neşe, huzur zirvede olmuşsa,
Kırgınlıklar eritilip, dargınlıklar unutulmuşsa,
O zaman, bayramlar bayram ola…
Sadaka, fitre, zekât ehlini bulup verilmişse,
Fakir fukara, garip guraba sevindirilmişse,
giyim ayrı, kuşam ayrı
sokakta ki yaşam ayrı
örf adet kalmadı gayrı
bilmem öze döner miyiz?
Kimi gerçekten öz,
Kimi sahteden kabuk,
Hele bir düşmeye bak,
Öz yanında dururken,
Sahteler nasıl kaçar çabuk+
Sanki ben, okula dün başlamıştım
Ama bugün sen mezun oluyorsun
Yıllar nasıl da geçiyor evladım
Yaşarken bilemiyorsun
Duygular anlatılmaz ancak bakan anlar
M.Sinan Selimiye camisini açacağı zaman
Etrafındakilere sordu.’Var mı eksik falan? ’
Aradan sıyrıldı, küçük çocuklardan biri,
Dedi amca, cami güzel ama şu minare eğri
Öyle mi yavrum, hemen doğrultalım bari!
İşçilere seslendi, çabuk getirin halatları,ipleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!