Ormanı tüketiyoruz, çevreyi kirletiyoruz,
Sebzeyi, meyveyi hormonlu üretiyoruz,
Zararını bile bile hepimiz tüketiyoruz,
Ne olacak bu işin sonu oğul..!
Fast food tarzı yemeyi pek seviyoruz.
Sanki ben, okula dün başlamıştım
Ama bugün sen mezun oluyorsun
Yıllar nasıl da geçiyor evladım
Yaşarken bilemiyorsun
Duygular anlatılmaz ancak bakan anlar
M.Sinan Selimiye camisini açacağı zaman
Etrafındakilere sordu.’Var mı eksik falan? ’
Aradan sıyrıldı, küçük çocuklardan biri,
Dedi amca, cami güzel ama şu minare eğri
Öyle mi yavrum, hemen doğrultalım bari!
İşçilere seslendi, çabuk getirin halatları,ipleri
Gece kondu, kırık dökük, delme çatma evler
Çatıdan yağmur, pencereden soğuk girer
Şükür kurtulduk diyecek kadar mütevazidirler
Muhacirlere - Ensar olabiliyor muyuz?
Çocukların kimi eşikte, kimi de beşikte
Ey yüce rabbim,
İlahi hikmeti nedir, bizce bilinmiyor,
Lakin acı bir imtihan var, sonuç iyi görünmüyor
Fitne – fesat girdi aramıza, Müslümanlar oldu harap
İsrail - Amerika ve kardaşları rahat mı rahat
Ortamı karıştırıp, sonra çıkıyorlar aradan
Yaşlılık herkesin resen gireceği yol olup geri dönüşü yoktur. Gün geçtikçe geniş aileden çekirdek aileye doğru yol alıyoruz. Dolaysıyla toplumsal olarak bireyselleşiyoruz. Bu durum da özellikle belirli oranda apartmanların, dairelerin planlarının yeniden gözden geçirilmesini gerektiriyor diye düşünüyorum. Çünkü köy yaşam alanından şehir yaşam alanına daha doğrusu evladının evine gelen yaşlılar tam olarak uyum sağlayamıyorlar. Örneğin, sabah erken kalksa evdekiler uyuyor, gürültü yapsa belki torunlar ders çalışırken rahatsız oluyorlar, haber izlemek istese gelin hanım dizisini kaçırmak istemiyor, acıksa belki dolabı açmaya çekinebiliyorlar. Dolaysıyla yaşlılar evlatlarının evinde ekseriya ne ev sahibi ne de misafir hesabı arada kalıyorlar. Durum böyle olunca annesine babasına düşkün olan evlatları derinden üzüyor ama başka çare de bulamıyorlar.
İşte bu bağlamda, özellikle orta halli vatandaşlar için evlat refakatinde evlada komşu olabilmek formülü ortaya çıkıyor. Sizin anne babanız yaşlandı kendilerini idare edemez duruma düştü. Evlat olarak bunu dert edinmek ve rahatsız olmak zorundasınız. Çünkü gezen görür, yaşayan ölür, eden bulur, kaybedince de daha kıymetli olur. Lakin anne babanız biraz da ehli geçim değil yanınızda fazla kalınca sıkıntı doğuyor. Hatta aile parçalanmasına doğru yol alıyorsunuz. Çünkü eski sabır kimselerde kalmadı. Ama köye gönderince de gözünüz hep arkada kalıyor, içiniz rahat etmiyor. Bu durum da sizin dairenin bitişiği 1+1 daire olduğunu düşünelim. Annenizi babanızı getirir oraya yerleştirir, anahtarını da cebine verir, genel ihtiyaçlarını karşılarsınız. Geceli gündüzlü bir ihtiyacı olsa duvara vurur sizde koşar adım gidersiniz. Hatta arada, anne baba yarın sabah kahvaltıya senin oradayız artık akşamdan hazırlığını yap deyip gönlünü alırsınız. Arzu eden eşi dostu veya diğer evlatları da daha rahat gelir gider. Kendileri de canı isterse size gelir istemezse çeker kapısını evinde oturur.
Bingöl Karlıova,
Üçlü bileşimi
Başlangıç noktası.
Ladik – Merzifon,
Osmancık - Kargı
Tosya’dan ver elini
bir yerde varsa levha
bilinmeli ne anlama geliyorsa
sıkıntı yaşanmaz herkes kurala uyarsa
‘park yapılmaz’ levhasına uyun efendiler
araçlar adam öldürmesin
Koca 44 yıl geçti aradan
Nasip etmedi geri, yaradan
Bir selam gönder ki oradan
Özlemin, hafiflesin köyüm
Göç köyünün dereleri
Tavuğumuz, horozumuz vardı,
Karabaş durmadan havlardı,
En yakın arkadaşım dağlardı,
Köyüm, eski köyüm değil!
*
Yayladan her gün okula gelirdim,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!