denizlerden topladıkları
İstanbul masallarını
Cami duvarlarına
İnşa ediyorlardı martılar.
Galata’ tadan Üsküdar’a uçacak,
Mekan yok,
Yontulmuş kuş sesleri topluyoruz ormanlardan,
Dağ başlarına yedek fırtına ekiyoruz
Kardelen düşlerimize giremiyor
hiçbir frekansı,
Yüzünü karanlığa mıhlayan adamların
DİRİLİŞ
Düşer Eylül yapraklarından,
ömrün mavi transına,
bir damla kan...
Bugün sana şiir yazmak için,
seni tekrar gezmek istedim
Ey aziz İstanbul,
Önce yeni camiye uğradım,
merhaba dedim güvercinlere
Sonra yürüdüm galata köprüsüne,
Bir masumiyetin anatomisi
Bazen her insana ayrı bir miraç
Ben adına esmer derim günün
Diğeri kutlu haç
Göğsümün mimarisinde
kurduğum evlere
Bam teline dokunamıyoruz elbet
Bir Filistin türküsünün,
Ama aralarda bir yerlerde
Bir şeyler var
Ki hepimiz dokunabiliriz
Usulca, yavaşça
Bulutları sıksan..kan damlayacaktı
Bir çay demledik
Gecenin soğuk vardiyalarında,
Tarlaya giden işçiler gelip geçiyordu
Penceremizin önünden
Bu kez Victor Hugo değil
Bu bizim sefiller,
Elleri bağlı, gözleri bağlı,
yıldızları sökmüşler gökyüzünden,
altından adamlar tutsak,
öbür taraf pas,
Sesim her durağa ulaşmadı
Enkazını düşünüyorum da beynimin
Kaç kere öleceğiz,
Herkes bize el gibi
Çıkamıyoruz içinden zevksiz kıyafetlerin
Birazcık barutumuz kaldı dosyaları yakmaya
Henüz tanımını yapamadım Piri Reis haritasının
Uzak bir gökyüzüne uzandım
Akşam durgunluğu minyatür şehirler bırakırken şakaklarıma,
Çıkışsız bir form doldurdum, tahrip edilmemiş ömrüme,
Gece mezarlıkları giydirdim içimde büyüyen ölüye,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!