Deli gönül on beşinde yâr ister
Olsa da elimde versem seherde
Kışın ortasında benden nar ister
Kalsa da dalımda versem seherde
Esme deli poyraz üstüme esme
Dalımda kızaran nar yere düşer
Bırak da gideyim yolumu kesme
Oturup ağlasam yâr yere düşer
Yâr giderken dedi ardıma düşme
Uyku tutmuyor gözümü
Bende bir hal var bu gece
Dinletemedim sözümü
Çekip gitti yâr bu gece
Sarı yıldız erken doğar
Ağlayan dağlara ağaç dikelim
Gülen topraklara, ekin ekelim
Alayın önünde, halay çekelim
Birliğin resmini çizelim bugün
Dumrul’umun atı çapar
Kuru yere köprü yapar
Azrail’e kafa tutar
Delimiz böyledir bizim
Fatih’im uzağı görür
Kırk yıldır
Susuz yaşadım bu çölde
Yeşili sözlerinde
Suyu
Gözlerinde buldum
Seni içiyorum
Yeni yüzler gördüm eski pınarda
Ötmez mi hiç bülbül dala konar da
Emrah’ın diktiği koca çınarda
Yuva kurulacak dal bulamadım
Günlerce yürüdüm tepeyi aştım
Sabaha karşı
Yalnızlığın kapısını
Hep sen çalardın
Bu sefer ben çalıyorum
Kanatlı kapının
Tokmağı sökülmüş
Ne söylerse söylesin, kale alma alığı
Çaresi olmayan dert, bilirim hastalığı
Bir günde dost olanlar, bir günde düşman olur
Kırk yıllık dosta küsen, kırk yıl bin pişman olur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!