Sözümü iyi dinle, bensiz közde üşürsün
Yaradan’a yalvar da beni köze düşürsün
Yeter ki sen çağır
Kızgın çölü geçerim susuz
Kapanmaz gözlerim
Geceleri kalsam da uykusuz
Korkma!
Kurda kuşa yem olmam
Ne kaderdi ne de sendin yerdiğim
Dünya malı idi yere serdiğim
Yalnız gül değildi sana verdiğim
Yüreğim de vardı gülün içinde
Yeni açtı idin bağımda yeni
Seher vakti esen yele ne deyim
Dalımı terk eden gazele küstüm
Perdeme darılan tele ne deyim
Sesimi duymayan güzele küstüm
Sabah akşam yiyip içip azdılar
Eskiden
Seni sevdiğimi
Bir ben bilirdim
Bir de rüyalarım
Rüyalarım da güzeldi
Sen de
Yârdan ayrılmışım geri dönemem
Yollar sırat gibi dar gurbet elde
Denize atsalar yine sönemem
Buz dağını yakar nar gurbet elde
Güneş batar sarı yıldız doğardı
Güz çiçeğim
Seni
Sazımdaki sarı tel gibi
Ağustos sıcağında
Terimi soğutan
Yel gibi sevdim
Dün yazdığım şiiri
Bugün ezbere okurum
Dokunamam
El yakar satırlarım
Resmine baktıkça
Seni çeşme başında
Aşka yandım yanık çıkar avazım
Sakın sırlarımı, söyleme sazım
Susuz geçti benim deryada yazım
Güz günü su içtim, gülün elinden
Yazı unuttum
Güzü sormayın
Baharı dün gibi hatırlarım
Yüreğim bir çiçeğe geniş
İki çiçeğe dardı
Kırmızı bir gülüm vardı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!