göğsümü yalayan gül alevinden
silinmez izler kalır.
gökte bulutla oynayan çocuk
öksesine yıldız çakan melek kalır.
akşam üstüler ki çöker kıyıya
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Alıp başımı gitmeyi yollar boyunca
Seyretmek bir bozkır akşamını camından bir otobüsün
Masal şehirlerini geçerken hızla
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Devamını Oku
Alıp başımı gitmeyi yollar boyunca
Seyretmek bir bozkır akşamını camından bir otobüsün
Masal şehirlerini geçerken hızla
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Sn kanra545,
Bazıları bilet alıp içeriye girebilecek kadar paraya (Akıl, bilgi, anlama kavrama yeteneği vs.) sahip olmadıkları için içeride oynatılan filmi seyretmekten mahrum kaldıklarından ve burunlarını indirip de başkalarının yardımını da kabul etmeye fesatlıkları engel olduğundan, karşı kaldırıma geçip, sinema binası seyretmek zorunda kalyor: 'Aman efendim! Filmi seyretmeye ne gerek var? Gelin yanıma, binayı seyredelim! İçerideki filmi hayal edelim, yeter. Bakın bina ne kadar muhteşem! Sakın içeriye girmeyin! Girip filmi seyreden olur da size anlatmaya kalkarsa, sakın müsaade etmeyin!' diyor, balı yiyeceklerine, kavanozu yalamayı tercih ediyorlar.
Bir de züğürt tesellisi: 'Aman, şiir açıklanmasın! Büyüsü bozulmasın! Buradan o kadar güzel görünüyor ki! Sakın şerh etmeyin! Bozulur! Midyeyi açmayın! İçindeki İNCİ bize lazım değil. Biz onun kabuğunu seyredelim uzaktan. Bize o yeter. İNCİ falan istemeyiz.' diyorlar.
Kur’an-ı Kerim’in ecvitli bir biçimde güzel sesli bir hafız tarafından kıraat edilişini, mest olarak dinliyor, anlamını merak etmiyorlar. Anlamı, onlara bir takım yaptırımlar getireceğinden, dışını alıyor, asıl doyurucu, besleyici ve şifa veren kısmı olan içini yani özünü bırakıyorlar. Oradaki gerçekleri kabul, emredilenleri yerine getirmek işlerine gelmiyor. Oysa tamamından sorumlular.
Dine de o şekilde bakıyorlar. Kabuğunu alıp, içini atıyorlar. Oysa gereken kısmı karpuz gibi kabuğu değil, içi... Tercihler farklı… Dışıyla doyanlar var, içine talip olanlar var.
Tevrat'a sahip çıktılar, onunla amel etmek işlerine gelmedi, buzağı cazip geldi. Yaptılar, süslediler, seyrettiler, taptılar. Onlara cisim lazımdı, anlam değil. Zâhir lazımdı, bâtın değil...
Şiir, içiyle dışıyla bir bütündür. Okunması, anlaşılması gerekir.
KUR'AN-ı KERİM, sadece okumak için değil, okuyup anlamak ve onunla amel etmek içindir.
Bu şiiri de bıraktım. Bakalım kabuğunu kimler, özünü kimler alacaklar! Anlaşılması çok kolay bir şekilde yazılmış. Bu defa da sizden rica edelim, siz açıklayın, lütfen...
Saygılar, Sevgiler...
Onur BİLGE
bırak ıslansın tüm evren
tenimde ağzından bir nem kalsın
Kim kalır demiş ki,kalmaz yazımız,
Kopar telleri de,susar sazımız,
Yalan olur fotoğrafta pozumuz,
Geriye iki taş,bir mezar kalır.Tebrikler.
Bu şiir bana göre tam Onur Bilge lik bir şiir vesselam.
Bu şiir ile ilgili 44 tane yorum bulunmakta