Kara-mara…
Ela-mela…
Çakır-makır…
Yeşil-meşil…
Kahverengi-mahverengi…
Menekşe ve mavi…
Teninde toprak kokusu
Gözlerinde aşkın büyüsü
Ben her yağmur sonrası
Sana yeniden aşık oluyorum
Sen benim dinmeyen yağmurumsun
Her gece rüyalarıma giriyorsun...
Saçlarımı tel-tel öpüp kokluyorsun...
Parmak uçlarınla tenime dokunuyorsun...
Bir uyanıyorum ki; yoksun!
Her gece rüyalarımı süslüyorsun!...
Eylül’üm; istiyorum ki, ömrümün yaprağı seninle sararsın!
Yüreğimdeki aşkın, bedenimi sarmaşık misali sarsın!
Laleler ve güller ne güzel açmış; bakar mısın?
Üstelik, her çiçek sen gibi kokuyor; koklar mısın?
Lavanta kokulu çiçeğim, bir ömür benimle yaşamaya var mısın?
Bu gece seni rüzgârla öpeceğim…
Ne kapını çalacağım, ne de ayak seslerimi duyacaksın...
Sadece saçlarının arasından esip geçeceğim,
Her telini tek tek okşayacağım…
Pencereni açık bırak;
Aldığımız her nefesin sevabı da var, günahı da...
Yaşadığımız her günün gecesi de var, sabahı da...
Attığımız her adımın bir nedeni var icabında!
Asla uzaklarda değil ölüm; hemen başucumuzda!
Dünyada birer “fani” olduğumuzu unutuyoruz!
Dili lal...
Sözleri kayıp!...
Şiirleri yaralı…
Kalemi kanıyor...
Şarkıları yasta...
Aşk pusu kurdu!
Ağlamak yakışmaz erkek adama
Dik dur yıkılma sakın ağlama
Vedalar zordur bilirim ama
Sen yine de gözyaşlarını tut
ağlama
Seni canımdan fazla seviyorum
Kalbim her zaman aşkınla atacak
Seni düşünmeden yapamıyorum
Aşkımız dillere destan olacak
Bana öyle bakma deliriyorum
Bakışları tenimi yakanım,
Hasreti bendimi yıkanım,
Gülüşleri ebedî heyecanım,
Sana feda olsun bu canım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!