Sen de herkesler gibi ağaçlarımı kesip,
Evlerimi yıkıp yağmaladığında beni;
Yalnız kaldım.
Gittin yolcu.
Öylesine bir yalnızlıktı ki kimsesiz.
Parmaklarının ucundan
Üşümemek için alırım ceketi
kundura, gömlek...
Eeee pantolon Allah' ın emri
Velakin kravatı kim icat etti
Çekiliyor...
Çekiliyor damarlardan kan,
Bir deniz gibi mutluluk yatağından.
Her şey düşüyor,
Hüzünler asılmış dallarına ağaçların;
Dayanamıyor kırılıyor,
Bir kelebeksin sen bahar güneşinde, küçük sevimli bir kelebek. O çiçekten bu çiçeğe, nemli topraklarda bir çiğ tanesi gibi tüm doğayı çekersin içine. Özümseyerek uçarsın, gözlerinde tüm yeşiller. Yavaşça titrersin; ellerinle, bedeninle küçücüksün.
Ben bir şahinim gökyüzünde. O kadar hızlı uçarım ki gözümü diktiğim noktaya, senin renk verdiğin çiçeklerden bi haberim. Sen ne kadar hayatta isen, ben o kadar hayaldeyim aslında.
Bakma pençelerime, sivri gagama,dikkat edersen gözlerime, göreceksin, çırpınıyor tüm masumluğuyla bir serçe. Benimde de hayallerim var, senin kanatların gibi.
Acı olunca;
İnsan hayatı daha çok hissediyor.
Yüreğini yönlendiremeyince yare,
Kendi içine akıyor sevgi pınarların.
Mutluluk kadar güçlüymüş acı.
bir bilmecenin cevabı gibi
geleceğim aklına bir gün
anılara soracaksın sevgilim
göremediğin kimliğimi
kimdi toprağımda bu sürgün
neresindeydim bu gönlün
başım alıp gittin sevgili
kalbim yetmedi mi
hatıranı sildin sokaklardan
canım yetmedi mi
uyu sıcak yatağında
şu değirmenin çarkında
un oldum yeşermeden
sen benim mısralarımı
öylesine okuyan kişi
bu dizelerde bir can var
Hayata, toprağa
çokluğa ve yalnızlığa
sıkışmış yasak cennetim.
Kal desem
seni bırakırlar mı bana...
Kalkıp gidiyorsun;
Güneş gündüzünü terkedip gidiyor.
Ayrılıktan mı can havlinden mi,
Ağlıyor Ayçiçeği toprağa.
Mısra şiirini bırakıp gidiyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!