İsmail Özabacı Şiirleri - Şair İsmail Öz ...

İsmail Özabacı

bazen çok kısa olur her şey, bir kelime yada bir cümle bile, bazen bir harf bile...
anlatmaya yeter her şeyi anlayana
büyük bir sevgiyi ve veya çok üzgün olduğunda (mesela şimdi) hüznü...
en mutlu günün
en hüzünlü gününe döner bazen
her şey kısa

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Artık kısa tutuyorum tüm doğum günü kutlamalarını,uzun y(ı)oldan geliyoruz çünkü…hep aynı biraz çünkü, hep iyi ki, hep nice nice…evet ne çok nice nice acılar biriktirdik o yıllarda,sen doğum günü mumunu söndürürken di mi ? Di ….
En değerlimiz;en çok üzenimizdi aslında,en çok bize yakın; en uzağımızdı,en çok (da)tahmin ettiğinden daha(da)çok sevdiğimiz,tahmin ettiğimiz kadar sevmemiş oysa bizi,bunu bir doğum gününde unutulunca anladık…oysa unutmak ne mümkün! Kucak dolusu sarılmaları,çiçekleri,gülüşleri,yürüyüşleri,öpüş….medik biz hiç doğru düzgün….di mi ? Oysa böyle mi olmalıydı? Doğum günleri buruk, sıradan bir kaç aynı cümle tekrarı bla bla bla….
Senin varlığının kaynağı olan en önemli olay böyle sönük mü kalmalıydı ? İçimde…sönmüş bir volkanın külleri şimdi yanarda durur,bunu ancak anlayan görür…oysa haykırmak tüm dünyaya;- ey ahali,uyanın gözünüzü,kulağınızı açın,o doğdu diyebilmek, mutlu olun,sevinin açın pencereleri çiçekler saçın etrafa,kağıtlara adını yazın…diyebilmek ne güzel olurdu…
Oysa saçma gelir şimdi sana bu rüya…(ymış meğer) anlattıklarımın hepsi,üstü altı böyle bir aralığa denk gelmiş…belki bir aralıkta karşılaşınca ruhlarımız hesabını sorarsın bu yazdıklarımın belki hata ararsın,takılırsın biraz ne de olsa TDK’ ndan sayılırsın…işte böyle kısa kutlamalar uzadı bu aralar,nice yıllara…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Artık kısa tutuyorum tüm doğum günü kutlamalarını,uzun y(ı)oldan geliyoruz çünkü…hep aynı biraz çünkü, hep iyi ki, hep nice nice…evet ne çok nice nice acılar biriktirdik o yıllarda,sen doğum günü mumunu söndürürken di mi ? Di ….
En değerlimiz;en çok üzenimizdi aslında,en çok bize yakın; en uzağımızdı,en çok (da)tahmin ettiğinden daha(da)çok sevdiğimiz,tahmin ettiğimiz kadar sevmemiş oysa bizi,bunu bir doğum gününde unutulunca anladık…oysa unutmak ne mümkün! Kucak dolusu sarılmaları,çiçekleri,gülüşleri,yürüyüşleri,öpüş….medik biz hiç doğru düzgün….di mi ? Oysa böyle mi olmalıydı? Doğum günleri buruk, sıradan bir kaç aynı cümle tekrarı bla bla bla….
Senin varlığının kaynağı olan en önemli olay böyle sönük mü kalmalıydı ? İçimde…sönmüş bir volkanın külleri şimdi yanarda durur,bunu ancak anlayan görür…oysa haykırmak tüm dünyaya;- ey ahali,uyanın gözünüzü,kulağınızı açın,o doğdu diyebilmek, mutlu olun,sevinin açın pencereleri çiçekler saçın etrafa,kağıtlara adını yazın…diyebilmek ne güzel olurdu…
Oysa saçma gelir şimdi sana bu rüya…(ymış meğer) anlattıklarımın hepsi,üstü altı böyle bir aralığa denk gelmiş…belki bir aralıkta karşılaşınca ruhlarımız hesabını sorarsın bu yazdıklarımın belki hata ararsın,takılırsın biraz ne de olsa TDK’ ndan sayılırsın…işte böyle kısa kutlamalar uzadı bu aralar,nice yıllara…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Artık kısa tutuyorum tüm doğum günü kutlamalarını,uzun y(ı)oldan geliyoruz çünkü…hep aynı biraz çünkü, hep iyi ki, hep nice nice…evet ne çok nice nice acılar biriktirdik o yıllarda,sen doğum günü mumunu söndürürken di mi ? Di ….
En değerlimiz;en çok üzenimizdi aslında,en çok bize yakın; en uzağımızdı,en çok (da)tahmin ettiğinden daha(da)çok sevdiğimiz,tahmin ettiğimiz kadar sevmemiş oysa bizi,bunu bir doğum gününde unutulunca anladık…oysa unutmak ne mümkün! Kucak dolusu sarılmaları,çiçekleri,gülüşleri,yürüyüşleri,öpüş….medik biz hiç doğru düzgün….di mi ? Oysa böyle mi olmalıydı? Doğum günleri buruk, sıradan bir kaç aynı cümle tekrarı bla bla bla….
Senin varlığının kaynağı olan en önemli olay böyle sönük mü kalmalıydı ? İçimde…sönmüş bir volkanın külleri şimdi yanarda durur,bunu ancak anlayan görür…oysa haykırmak tüm dünyaya;- ey ahali,uyanın gözünüzü,kulağınızı açın,o doğdu diyebilmek, mutlu olun,sevinin açın pencereleri çiçekler saçın etrafa,kağıtlara adını yazın…diyebilmek ne güzel olurdu…
Oysa saçma gelir şimdi sana bu rüya…(ymış meğer) anlattıklarımın hepsi,üstü altı böyle bir aralığa denk gelmiş…belki bir aralıkta karşılaşınca ruhlarımız hesabını sorarsın bu yazdıklarımın belki hata ararsın,takılırsın biraz ne de olsa TDK’ ndan sayılırsın…işte böyle kısa kutlamalar uzadı bu aralar,nice yıllara…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

En doğal hakkıdır her insanın
Kalp atışları…
Yaşamakta derler bunun adına
Durduramadığımız zaman akışları,
Bazıları…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Akşamlar
iyiden iyiye süzüldü
Hayallerimiz
eriyip kayboluverdiler
Zamansız.

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Kuş ölür, sen uçuşu hatırla !

( Bence; Aşk biter , sen seni ne kadar güzel sevdiğimi hatırla... aslında o biten Aşk değildir, Aşk olsa bitmezdi, sevgidir Sabahattin Alinin Dediği Gibi: ' unuttum diyemem ama üzerimde bir tesirin kalmadı artık' gibi düşünün yada 'artık sende Herkes gibisin' gibi...Aşk süregelen bir şeydir ve devam eden uçuş gibi...eğer gerçekten ona aşık olduysan zaten ömürde bir iki olur...

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Seni severken ben, sende giderken çok mütevaziydin… Dinlemezken beni, umurunda değilken de çok alçakgönüllüydün. Aramazken, sormazken birkaç yedi yıl çok çirkinleştim ben nedense? Çok değiştim senin gözünde… sustum sadece kendi içimde, yandım… en büyük çirkinliğim buydu sana karşı… bağırmalıydım oysa, çağırmalıydım, beddua etmeliydim lanet okumalıydım. Sustum… En büyük yenilgimi aldım ben hayattan sen bunu geç anladın! Önce aynaya bakmalı insan… kendi söylediklerine ve yaptıklarına, geri dönüp hatalarına, sonra yargılamalı gönül mahkemesinde birilerini. Yeri geldiğinde kabullenmeli ve susmalı. Başka birilerini kendi hatalarının sorumlusu tutmamalı, kendi egoistliğe bencilliğine bir kılıf bulmamalı…
Kızgınlığını, öfkesini ve kırgınlığını hayattan çıkarmalı başkalarından değil. Ruhuna sahip çıkmalı başka rüyalara gitmesin diye… evet ben bunları yazarken de çok mütevaziydim. Ve bir o kadar çirkindim… kim kimin kalbine basa basa gittiyse en az onun kadardım. Adına güzellik konulan şiirler kadar çirkindim, sensizliğe dayandığım kadar çirkinleşmiştim. Çünkü geç anlardı bazıları ayrılığın acısını ve kırgınlığını… Sonradan pişman olurdu, ama son istasyonda son trende gitmiş olurdu çoktan. Başkalarına kızardı hiç yoktan… uykusuz onca gecenin hesabını başkalarına sorarlardı, bir hayalet gibi yaşamanın bir üniversite kentinde.
Çok alçak gönüllüyüm. O yüzden bir merdiven gibi üzerime bastılar hep, görmezden geldiler. Mütevazı oldukça sırtıma çıktılar, inmediler. Aşkta böyle işte…ne kadar içten, çok ve platonik seversen kimsenin umurunda olmazsın…ama zorbalık yapıp zorlarsan sevdiğini alırsın… ya sonrası? çok mütevazi ve güzelce devam edersin hayatına..

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Mutluluk,
Ne içten olmayan bir ‘Merhaba’
Ne yeni bir araba
Üstelik kırmızıda değil…
Ne yeni güne uyandığında
Baş ucunda…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

O evdeyim şimdi, senin olduğun yerde, yavaşça açıyorum kapıyı, kim bilir nasıl çıkartırsın anahtarı çantandan, hangi elinle tutarsın yoksa bir elinde telefon mu var, poşetleri yere mi koyarsın ? bilmiyorum içeri girer girmez anahtarı nereye atarsın? Kedin mi gelir ayağına dolaşır, bilmiyorum o poşetlerde ne vardır? Sütlaç mı ? ilk hangi odaya gidersin bilmem, bir bardak su mu içersin önce? Yoksa kabanını çıkartıp portmantoya mı asarsın ?
Hemen TV’ yimi açarsın güzel bir müzik kanalı? Yoksa Radyon mu var bir köşede? Nereye dokunursun en çok, balkonda çiçeklerine mi koşarsın hemen su verirsin ? elim ayağıma dolaşıyor ne yapsam? Nereden başlasam eşyalarla mı konuşsam senin yerine ? uzandığın koltuğa mı uzansam? Elime en çok okuduğun kitabımı alsam? Hangi ayracı kullanıyorsan onumu kullansam? Yada hiç mi olmasa aramızda ayraçlar bizi ayırmasa mı ?
Unutsak mı okuduğumuz o sayfayı, ne fark eder baştan yine okusak, ya da baştan yeniden yaşasak o ayrıldığımız ana kadar? O otogara, o otobüse, o durağa o yalvarışlara yemin olsun ki, tekrar yaşamak isterdim o ana kadar senle olan tüm güzel şeyleri…
O evdeyim şimdi, senin olduğun evmiş orası, uyandım şimdi merak etme…Uzun bir rüyaymış…

Devamını Oku