sana teşekkür ederim
büyük sevgin için;
hiç mi bitmez?
bir anlam veremem!
nasıl sevebilir bir insan?
bu kadar...
Bir kuşun kanat
Sesine benzer kalp atışların
Nedense hep beyaz hayal ederim
O kuşları
Çıkarken yorgun yokuşları…
Sanki nedir ki sensiz bir yaşamın anlamı?
Ben burada yalnızken,
Çaresizlik nedir ki?
Sen yokken
Ya sevmeli insan
Ya çekip gitmeli en başında,
Bir aşk biter
Ve pişman olur
O aşkı bitirenler
Oysa tüm acıyı
Terk edilen çeker
iki yabancıyız şimdi
aynı şehirde
aynı bulutların altında
iki yabancıyız şimdi
aynı gökyüzünün
aynı yıldızların altında
İnsan kalbi ne kadar taşırsa dünyayı da öyle görür, İsmet ÖZEL bunu ' Neyi bastırdıysan göğsüne, göğsünü soludukça büyüyen odur' demiştir. İnsan neyle beraberse ona dönüşür...
JimRohn' a göre ise ' İnsan, birlikte en çok vakit geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır' diyor...Yani çevrenizdeki insanlar biraz sizsinizdir, o insanlar bu yüzden çevenizdedirler…size benzedikleri için, sizden bir parça taşıdıkları ve ortak bir paydanız olduğu için birliktesiniz, birlikte yiyor, birlikte içiyor ve birlikte gülüyorsanız bilin ki siz onların yansımasısınız onlarda sizin…
Nasılsın ? Diye sorduğunda eski ve kadim bir dost…iyi diyelim iyi olsun denir, kısaca, aslında o kadar kötüsündür ki, anlatmak istersin deli gibi seni çok güzel dinleyen birine… Ama istemsiz iyiyim dersin, sadece biraz ruhum ağrıyor, afedersin ruhum mu dedim ? başım demek istemiştim, ah benim bu ağrısız başım… hep kalbimin sesini dinledi o yüzden ağrıyor şimdi…sızlıyor aslında düşündükçe demek istedim…düşünmemek elde mi? Boş ver sen iyi diyelim her şey iyi olsun, sonuçta buda bir temennidir öyle değil mi ? şu an iyi olmaya o kadar çok ihtiyacımız var ki…
İyi gelir,
Sesini duymak
Uzaklarda olsan da
İçime işler bir yol bulup
Sesinin tınısı
Karışır kalp atışlarıma…
İğdeler çiçek açtı mı ? senin oralarda…sende çektin mi kokusunu içine ? bir şeyler hatırlattı mı ? naif kalbine…durdun ve düşündün mü yanında bir süre ? aklından yada kalbinden ince bir sızı geçti mi ? şimdi yorgun masamda, bir bardak suyun içinde kırık bir iğde dalı, ufak sarı çiçeği düşmüş masaya, sarı ayrılık mı ? kırık olan dal mı ? sadece…sadece sordum, merak etme güzel ama yorgun gözlerinde en ufak bir kırgınlık belirmesin, dolmasın sakın…bardağın tam üstüne kadar yoksa taşar, en fazla kaç gün yaşar ki kırık bir iğde dalı, ve ne kadar uzun kokabilir bir koku üstüne sinmişse ?
Yani çok önceden, eskiden dostumsun sen benim , sen hatırlamazsın belki berzahtan galu beladan dostumsun sen benim, ruhunun dinlendiği her gölgelikte benimde ruhum ordaydı...ama hep geç kaldım sana, yetişemedim hep kokun ve izine rastladım dostum...ellerinin izi, dokunduğun her yere dokundum...ruhuna eş yüküne dost olmaya çalıştım...hatırlar mısın ? uzakta olsam da hep omzumda ağlardın, hep bana anlattın en zor zamanlarını...dost olmak bunu gerektirirdi hep aklında ve kalbinde olmayı...birde baki olmayı...ama her zaman taş yerinde ağırdı bunu sen öğrettin ama...bir taş geldi sanırım bana...oysa o taş tam boğazımın ve göğsümün üstünde ki her nefes almaya çalıştığımda hissediyorum acısını...evet dostum herkes sanırım istediği hayatı yaşıyor geçmişteki hatalarımızın yüzünden, asla sana kızamam ve seni suçlayamam taa berzahta senin ruhuna takılan benim...iyi ki dostumsun yinede bana ne kadar saçma gelse de...kadim ve baki dost...aklına her geldiğinde kalbini yasladığın bir ağaç gibi başının üstünde ve sırtının arkasında göğsünün 3 parmak altında kalbindeyim...tek ben mi kendimi yakıştıramıyorum yanına yoksa sen mi ? dostum…




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!