sil kendini hayattan
kaç kaçabildiğin yere kadar
soyutla...
engelle,
kov beni kapından
Değiştik ikimizde, biliyorum sen değişmeyene selam söyle…asıl ben senin yanında değişirim sana benzer gülüşüm, susuşum, gözlerim ve bakışım…insan kiminleyse biraz onun gibi olur, kiminle değilse ona özlem duyar. Tabi ki değiştik ikimizde hiç kimse eski ben değil, sen değil…ama kim ister ki böyle olmasını, kim ister ki değişmeyi ya da şöyle söyleyeyim kim istemez ki seninle değişmeyi, senin gibi olmayı…ama bu senden uzakta olmaz…değiştik işte değişmeyen tek şey ve gerçek gibi…
Şükredilir yıllar önce yaşanan o güzel şeyler için, oysa ne yaşadıysak yaşadık...iyi ki vardın da denilir. Doğru olanda budur aslında, her şey senin için iyi olsun istenir...bilinmez ki sensiz hiç bir şey iyi değildir…eskir zamanla her şey gibi, çiçek diktiğin saksılar, ve boyarken onları aslında her fırça darbesinde aklında eski aşklar, çok ta yakışır mor boya senin ellerin değdiği için, o güzel bahçede...belki de diktiğin en güzel çiçek sensindir son 24 saatte… Ne sığarsa hayatında 24 yılda o kadar çabuk geçmiştir, avunabildiğin bir kaç küçük anı, mutlu anlar, sanrılar, sancılar...adına doğum günü derler oysa her günün matem, yas...Hüznün var gözlerinde kendine has...yalnız seni anlayanların okuduğu gözlerinden ve ruhların eş olması esas...
Ben şimdi nasıl anlatayım seni sana?
Hangi söz yeter seni anlatmaya?
Hangi şiir daha güzel yüreğinden?
Hangi dağ daha yüce senin gönlünden?
Hangi melodi daha çok huzur verir bana
Senin sesinden?
kimseler görmedi yüzümü
soruda sormadılar
öylece geçtim aralarından
sana doğru geldim
kapanırken tüm kapılar yüzüme
geceler alabildiğine eşitti senin şehrinde
Artık kısa tutuyorum tüm doğum günü kutlamalarını,uzun y(ı)oldan geliyoruz çünkü…hep aynı biraz çünkü, hep iyi ki, hep nice nice…evet ne çok nice nice acılar biriktirdik o yıllarda,sen doğum günü mumunu söndürürken di mi ? Di ….
En değerlimiz;en çok üzenimizdi aslında,en çok bize yakın; en uzağımızdı,en çok (da)tahmin ettiğinden daha(da)çok sevdiğimiz,tahmin ettiğimiz kadar sevmemiş oysa bizi,bunu bir doğum gününde unutulunca anladık…oysa unutmak ne mümkün! Kucak dolusu sarılmaları,çiçekleri,gülüşleri,yürüyüşleri,öpüş….medik biz hiç doğru düzgün….di mi ? Oysa böyle mi olmalıydı? Doğum günleri buruk, sıradan bir kaç aynı cümle tekrarı bla bla bla….
Senin varlığının kaynağı olan en önemli olay böyle sönük mü kalmalıydı ? İçimde…sönmüş bir volkanın külleri şimdi yanarda durur,bunu ancak anlayan görür…oysa haykırmak tüm dünyaya;- ey ahali,uyanın gözünüzü,kulağınızı açın,o doğdu diyebilmek, mutlu olun,sevinin açın pencereleri çiçekler saçın etrafa,kağıtlara adını yazın…diyebilmek ne güzel olurdu…
Oysa saçma gelir şimdi sana bu rüya…(ymış meğer) anlattıklarımın hepsi,üstü altı böyle bir aralığa denk gelmiş…belki bir aralıkta karşılaşınca ruhlarımız hesabını sorarsın bu yazdıklarımın belki hata ararsın,takılırsın biraz ne de olsa TDK’ ndan sayılırsın…işte böyle kısa kutlamalar uzadı bu aralar,nice yıllara…
Eş ruha sahip iki insan
Kalpleri aynı ritimle çarpan
Gözleri aynı hüzünle bakan
Aynı umutla gülümseyen
Eş ruha sahip bu iki insan
Nasıl olurda ayrı düşer bu sevdadan
Evet içimi çok acıttı, çünkü ben sana hiç bir şey demedim, sen kırıntılardan bahsettin…insanın içinde hiç bir şey kalmaz kırıntı bile, çünkü başta içinde hiç kırıntı yoktu, olsaydı böyle olmazdı…evet içim acıdı onca yaşanmışlığın güzel anısına…ben hiçbir şey beklemedim küçük umut kırıntıları ile besledim yüreğimi sadece, ve hayallerle…
Evet bugün ki Leyla bugün ki mecnunu sever miydi ? bunun bir önemi var mı ? önemli olan mecnundaki Leyla aşkı, kavuşamasa da içinde olan şey…bence severdi ama leyla yı bilemem …
Evet çok acıdı içim, şu an bile acıyor bir şey batıyor yavaştan…aşk acıdır zaten öyle değil mi? Sen bilirsin belki başka yerlerden…
Şimdi biraz soğudu için sanırım beş gün sonra yazıyorum bu satırları, ama bir kor yanıyor içimde hala, sende devamlı üflüyorsun ruhunla ona…
Nerede kaldığının çok da önemi yoktur aslında, bence önemli olan kimde kaldığın...kaldığın yer bir evde olabilir, bir odada yahut bahçeli güzel bir müstakil güzel bir muhitte... kimle kaldığındır önemli olan ; uyandığında gözlerinin içi gülebiliyor mu içten bir günaydınla ? bir şiirler yada yarım kalmış bir romanın cümlesi ile uyanabiliyor musun ? uzun uzun sohbet edebiliyor musun? bir yudum çay yada kahve avuçlarında soğuyor mu ? bir filmin aynı sahnesinde gözlerin doluyor mu ? bir şarkının aynı nakaratında mırıldanabiliyor musunuz? bir kitabın aynı cümlelerinin altını çizebiliyor musunuz ?insan kaybedince anlıyor
keşke daha çok vakit geçirseydim, daha çok konuşsaydım daha çok dinleseydiniz, yada sarılıp öylece kalabilseydiniz...
insanın en sosyal hakkı olan sosyal mesafe şu an yasak...
her şeyde bir hayır her hayırda bir zaman vardır...
En zayıf noktandan vurur hayat, ne olduğunu anlamazsın… bocalarsın sadece yaşamaya çalışırsın. Üzülme zamanla alışırsın. Geçmez dediğin yaralar kapanır bir daha açılmak üzere…üstünü örttüğün her yangın yeniden alev alır. Sadece yılların izi kalır…göz bebeklerinde!
Bir hüzne alışmıştır yüreğin inceden…sen onu yaşarsın dert etmeden. Biliyorum başka sevinçler ararsın; yazmak gibi mesela…konuşmak gibi başkalarıyla…temize çekmek gibi değil mi bazı şeyler aşklarıyla…
En zayıf noktanı herkes bilir, onu vurur yüzüne, onu söyler. Duraksarsın, sessizce bakarsın…Düşünür dalarsın…bazen hiçbir şey istediğin gibi gitmez, anlarsın. Başa dönmek çok zordur, çoktan son istasyondan son tren gitmiştir son otogardan son otobüs geri dönmemek üzere…oysa aynı tren ve otobüs götürür bir seveni sevdiğine…yıllar sonra bir gün onu görmek ümidiyle, gitsen olmaz gitmesen de öyle…




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!