İsmail Özabacı Şiirleri - Şair İsmail Öz ...

İsmail Özabacı

Bu kadar mı çok unuttun?
Bu kadar mı kolay?
İki cümleyi mi çok gördün bana?
Zerre kadar gelmedim mi aklına?
Oysa kalabalıklar içinde,
Beklediği sadece birinin sesidir insanın…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Ne çok kitap okursun aslında, bilirim…oysa her şey okumadığın kitaplardadır. Okumadığın değil ! okumak istemediğin, içinde sen olan, senden bir şeyler olan, senden bahseden bir kitap…bir şiir yazılmamış gibi davran, bir hayat yaşanmamış gibi, o öykülerde hiç yokmuşsun gibi, sus yorum yapma , taş olsa bile çatlardı meraktan oysa…ne kadar duyarsız duruyor insan uzaktan bakınca, içini bilmeyince oysa kapağını açmak için ne bekliyorsun ? bir insanın…okuma ne olursun, şimdi sen ona da bir sebep bulursun… hüsnü talil dersin, zaten bu senin dersin…ne çok kitap okursun aslında bilirim, içine çeke çeke, sindire sindire, yaşaya yaşaya… yaşadığın şeyler yüzüne çarpınca üzülüyor insan, okuma o zaman…belki anlarsın tüm olup biteni…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Aşka senle dokundum ben
Bir insana emek vermeyi
Tüm kalbinle karşılıksız sevmeyi
Aşkı gözünde görmeyi
Sende gördüm ben,
Mısra tadında sevmeyi.

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Eski iki sevgili, yeni iki kadim dost…çekti kılıçlarını (sözlerini) ve başladılar, en güyük yarayı kim verecek diğerine, içini en çok acıtan kazanacak bu savaşı…bazen hayat hoyratmış öyle diyor bazıları, biz buna hayat acımasız diyoruz o başka…nede olsa bu yakışır böyle büyük bir aşka..
İlk hamleni yap hadi, alışkınım ben en büyük gitmelere, sözler bana işlemez, büyük yaralarım var benim dikiş atmayı unuttuğum…benden sana en büyük acı, bakışımdan olamaz fazlası…
Şimdi ikimizde yenildik kabul edelim bu hayata, çekilen kılıçlar havada kaldı, bazı aşklar gibi…hayat her zaman kazanır, çünkü insan o kadar açtır ki yaşamaya, yalan olur en büyük sevgiler ve aşklar, hani çok aşıktın , çok sevmiştin ya onu, ne oldu şimdi düşündün mü ?
Şimdi usulca yere bırak kılıç gibi keskin gözlerinin bakışlarını, benim tek silahım sözlerim, onu da sen susturdun, bu savaşın kazananı yok sevgili , sen hayatı küstürdün, senin canın sağ olsun, yaşayamadık ya aşk olsun…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Kalmasın ortak hiç bir şeyimiz,
Acımız bile...
Senin üstünde emeği olanın
Sevgiside kalmıştır bir nebze
Her zaman değerlidir zaten
Bir aşktan 3 bilinmeyenli bir denklemin çözümü

Devamını Oku
İsmail Özabacı

aynı kitabı okuyormuş
gibiyiz,
sen baştan başlamışsın
ben sondan

Sen ayraç kullanıyorsun,

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Bazen bir zamanlar çok yakın olan şeyler sana çok uzak olur…istemeden elinde olmadan…bazen zaten sende uzaktayken bile taa senin en içinde olur, ne o bilir bunu ne sen bilirsin..en yakında içindeyken bile elinde olmadan hiçbir şey yapamazsın sadece… bazen senin haberin yokken birileri senin ismin üstünden kavga eder, üzülür…üzülen tarafı bilirsin onun içinde sen üzülürsün içten içe… yeter ki benim için üzülmesin dersin...öyle uzaktan uzaktan hayranlıkla izlersin bazen bazı şeyleri…hayat ve kadere sitem edersin…herkes seni mutlu sanar kendi içinde…bırak öyle sansınlar…ah edip yansınlar…bazı şeyleri istemek zordur birilerinden mesela ‘sessiz’ olmasını oda mecburen…belki de haklıdır zamanında konuşmadığım için şu an ‘sessiz’ kalmalıyım, o sessizlikte seni bulmalıyım…hiç sorun değil buna da şükür…


Devamını Oku
İsmail Özabacı

Bir gün geç kaldım, bazı şeyleri yazmaya,
Saatler geçtikçe içimde bir hüzün
Zaman ne de hızlı, bir anı kaçırdım oysa,

Belki de kader, belki de tesadüf,
Bir anlık eksik, yada bir boşluk.

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Telefonu son kez çaldırdı adam, az daha kapatacaktı genelde sadece 3 kez çaldırırdı ve kapatırdı, son çağrının sonunda uykulu kısık bir ses;
-Alo, efendim dedi.
Bu ses değil miydi ? onu bu yollara düşüren, bu ses değil miydi ? gitmeler sebep, bu ses değil miydi ? uzaklardayken bile içini kıpır kıpır eden şey…
Ağzını açıp bir şey söyleyemedi, bir süre kesik nefes alışlarını dinledi bir şeyler boğazına düğümlendi, sustu, yutkundu derin bir nefes aldı, tam ismini söylüyordu ki, karşıdan telefonu kapatma sesi geldi…kendini suçlu hissetti çok beklemişti, beklemek değil de dinlemekti o güzel sesi, özlemekti belki…
Düşündü; Kaç kez kapandı o telefon yüzüne, kaç kez o kapılar…kaç kez yüreğinin üzerine kapandı tozlu bir acı, birisi üflese yine acıyacaktı içi biliyordu, biri o kapıyı az açık bıraksa hemen içeri girerdi, ama o kapı aynı bu telefon gibi kapandı yüzüne…
Tekrar çevirdi yıllardır ezberinde tuttuğu numarayı ama arama tuşuna basamadı, baş parmağı gitti geldi o yeşil tuşun üzerine vazgeçti, oysa o kadar kolaydı ki tekrar aramak, ama içinden gelmedi, buna sebep olan şey neydi diye düşündü ?

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Çınar Anadolu’ da kutsal bir ağaçtır; ki Osmanlı devletinin temelleri bir rüyada görülen (yanlış mı hatırlıyorum? neyse artık) çınar ağacına dayanır. Ne alakası var öykünün devamıyla efendim?
Var efendim var, eğer öyküyü takip edip buralara kadar gelebildiyseniz? hiç merak etmediniz mi? Bizim fesleğenle sarmaşığa ne olmuş? Gelin görelim bir aşkın hikayesinin çınarla ne alakası olduğunu.
‘Bitmeyen İki Büyük Aşk’ artık kavuştukları için kendilerine bu aşkı bahşeden Fesleğen ve Sarmaşığı ziyaret etmeye karar vermişler. Koyulmuşlar yola, hem anlatmışlar aşklarını hem de başlarından geçenleri, kararsızlık ve pişmanlıklarını.
Sonunda gelmişler o noktaya, ilk defa ve beraber, birde ne görsünler orda koskoca bir çınar…kökleri arzın derinliklerinde, dalları semanın maviliklerinde, öyle sarmış ki çevrelemiş ki etrafını, öyle kalınki gövdesi bir kalp çizsen 3 günde zor bitirirsin. Bir dalı Ay’ da, bir dalı Su’ da, bir dalı edalı, bir dalı simalı…
Şaşkınlıkla bakmışlar, tanıdık bir yüz aramışlar; tam o sırada yukarıdan bir ses duymuşlar;
-‘Buradayız’ diye. Birde bakmışlar ki o sarmaşık tutmuş fesleğenin elinden, çınar ağacının en tepesinde sımsıkı sarılmışlar. ‘Aşkla’ öyle sarılmışlar ki sanki bir ışık huzmesi yayılıyor cihana güneş gibi, bir ışık huzmesi de köklerinden arza yayılıyor. İşte böylelikle tüm dünyayı bir güneş gibi sarmış AŞK, o yüzdendir her güneş doğan ve batan yerde aşk olması, beklide bütün ‘Büyük Aşk’ları ona borçluyuz ne dersiniz?

Devamını Oku