Yüzün geliyor bir gece, pencereye yaklaşıyorum, şehrin ışıkları mı daha çok yıldızları mı diye geçiriyorum içimden, kime benzetsem seni diye geçiriyorum içimden,
Bir dilek tutuyorum bir yıldız kaysa da olur bir ışık sönse de şehirden
Aklıma yüzün geliyor bir gece, hava soğuk mu soğuk, ellerimde öyle, biliyorum senin ellerinde üşüyor uzaklarda bir yerde, nasıl ısıtsam bilemiyorum, içim çıtırdıyor bir sobanın çıtırtısına karışarak kaloriferli bir yerde
Bir gece yüzün geliyor aklıma, ne yapsam bilemiyorum, elim ayağıma dolaşıyor, bu duyguyu bir yerlerden hatırlıyorum, çıkaramıyorum (16 ocak)
en son ne zaman
sarıldın sımsıkı
bir omuza,
en son ne zaman ağladın doya doya
yada hiç
kurumadı mı?
Resmin yoktu ozaman karşımda
Gözlerin yıldızlar kadar güzel
Ve en az onlar kadar uzaktı bana
Öyle uzaktan sevmiştim seni oysa
Oysa gözlerimde bir hüznün kırıntıları vardı
Resmin yoktu o zamanlar elimde
Zamanla alışıyor insan
Bir boşlukla kalbinde..yaşamaya
Sen şuursuzluk diyorsun;
Ben terkediliş adına...
Aynı şeyden bahsediyoruz
Bir yabancı dolaşıyor,
Bizim masum şehrimizde,
Bir el var;
Tanıdık ellerinde.
Bir yabancı
Çiçekli bir bluz ve mavi bir tişört birbirine en çok yakışan
Birde omuz omuza atılmış bir çift kol
Gülümseyen gözler ağlayan kalpleri bastırır bir öz çekimde
Gecenin ışıkları vurur bir göl kenarındaki kafeye
Mutluyum pozları verilir…yeşil bir parmaklığa dayanırken
O geçen günler elbet geri gelir
Ağır basar bazı şeyler, aşk gibi mesela…koyduğunda gönül terazine. Ağır basar kalabilmek gitmenin yerine, gurur ağır basar bazen söyleyemediğin bir ‘ özür’ de…
Söyleyemezsin bazı şeyleri ‘suskunluğun’ ağır basar sevmediğinde… oysa sen sadece ‘yaşamak istediğinde’ ölüm ağır basar en sevdiğine…
Bir söz ağır basar diyemezsin ardından ‘ gitme’, bir ‘göz’ ağır basar bakamazsın geri döndüğünde yüzüne..bazen bir adam ağır basar boyu ‘uzun’ kısa birine…
‘sensizlik’ ağır basar yalnızsam, yanımdaysan ’sarılmak’ ağır basar, ‘sesin’ ağır basar özlediğimde, ‘kavuşmak’ ağır basar yolunu gözlediğimde…
Zamanla soğursun her şeyden, umursamazsın, geç anlarsın yavaş yavaş ve içten gittiğini… son defa kapın çalınır, oysa kapıyı çalanda sensindir içinden kim o diyende…
Giderken bile çok iyi anlaşırsın hiçbir şey söylemeden…susanda sensindir gitme diye bağıranda…
Görmek istemezsin yüzünü oysa görmezceden gelende sensindir deli gibi özleyende…
Bir kitap kapağı gibi, eğri oturalım doğru konuşalım istersen…evet bu defa ben gittim senden, sen bana gelirken yolda karşılaştık, gözlerini kaçırdın benden…bir zamanlar kendini kaçırdığın gibi…
Evet, ben istemedim bazı şeyleri…çünkü gördüm içinden geçenleri.
O yüzden kapattım kapılarımı daha sen çalmadan anılarımı…hiç üzülme, sitemde etme, ikimizde böyle olmasını istedik, kimimiz çok severek kimimiz boş vererek…
Eski bir
Şiir kitabının sayfaları
arasına yazılan
küçük sevgi notları,
Büyük bir aşkın son kırıntıları....
(-ymış meğer)
Olmak istediğin yerde, olmak istediğinle…
Bir parıltı gözlerinde.
Bir deniz kenarında bir teknede, uçuşurken saçların
Kim bilir aklın nerelerde?
İşte böyledir hayat!
Senin yerine koyar başkalarını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!