İsmail Özabacı Şiirleri - Şair İsmail Öz ...

İsmail Özabacı

-‘Seni kendi haline bırakıyorum artık…git yada kal ve kendi başının çaresine bak’ (kalbim) demektir bu biraz. Tabi başarabilirsem diye de bir not iliştirilir hemen kenarına, bir çatal iğne ile bir ucu kalbine batan…
Bende dahil hiç kimse bulunmaz hint kumaşı değildir denir, bu birazda sen kendini ne sanıyorsun demektir. Giderken söylenir bazı şeyler, biri uğurlanırken, gözler dolu, boğazda bir hıçkırık, ağlamaklı bir ses tonuyla… gülümsenir ama sadece gıcıklık olsun diye (hayata) …
Sen diye başlanır sözcüklere, büyük bir bencilliktir oysa bu ben den öte! Daha önce aklın neredeydi denir, şimdi mi geldim aklına? her şey iyiyken iyiydi de şimdi ne oldu? diye sorarlar adama…
Hiçbir cevabı yoktur kaybolan yılların ve hiçbir geri dönüşü yoktur geçmiş senelerin…ve tek bir şey vardır geçmişten değişmeden gelen, onu da kalbine sor? Seni engelleyen şeyi? ve gitmeye sürükleyen…
Her şey kendi halinde giderken, yavaş yavaş azalır mesajlar, cevapsız çağrılar başlar, soğuk konuşmalar, ilk bahara girerken bir mevsim bir şehirde kalpler kışa girer yavaş yavaş, soğur…bir kelimeye sığar mı? koca bir AŞK, oysa hiçbir ortak harfi yoktur BİTTİ ile…
Bitti demekle bitmez saplanır kalbine…öyle büyür bir çakıl parçası gibi, yada bir kitabın arka kapak şiiri gibi içinde. İşte o çakıl parçası koca bir DAĞ olurda içinde nasıl taşırsın? Üzülme sen kimseyi kendi haline bırakamazsın…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Dayanılmaz olduğunda hayat,
Üzerine geldiğinde bir büyü var gibi
O dayanılmaz sesinde
Çağıran yüreğine davetkar…
Ve ne kadarda
Cüretkar kalbin

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Geçmiş olsun….

Biliyorum geçmiş olsun demekle geçmez bazı şeyler… silinmez yüreğinden izler. Kaza denir adına, habersizdir oysa birileri uzaklarda, son hoş çakaldan sonra yaşanır her şey...bu kez gidiyorum denir ve gidilir. ALLAH esirgemiştir oysa, bağışlamıştır birilerini birilerine, çocuklarının annelerine…

Geçmiş olsun…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Ey...
esmer hüzünlerimi
gözlerimden okuyan yar,
ancak sana yakışır
Ey le başlayanlar...

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Ey...
esmer hüzünlerimi
gözlerimden okuyan yar,
ancak sana yakışır
Ey le başlayanlar...

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Eksik kalır
hep bir yanım
sen yoksan
için için yanarım

Devamını Oku
İsmail Özabacı

karşında öylece dimdik durduğunda hayallerini çalan adam, gözlerinin tam içine bak...bak ki korksun sevginden,büyüklüğünden.Gitmeye cesareti kalmasın, kalmaya hali. Gideceği başka bir yolu kalmadığını anlasın, hayal hırsızının. Aşkta asla eşitlik yoktur. Eş olmasın sana, aşk olsun sadece ona. Büyük bir aşkı bir yangın yerine çevirip giderken, arkasına bile bakmayan hayallerini çalana.
Hiç acele sevmedim oysa ben seni...yavaş yavaş sindirdim içime. Bir Nihavend makamı gibiydi ve nihayet bitti. Susuyorsun, saklama kendini benden giderken. Issız olmasın gecelerin, çatı altları,kuytu köşeler mekanın...bir canlı müzik bir kafede hiç çalmasın eğer bir aşkı unutturacak sa...hayallerini çalan adama...

Gitmek demiştim ya demin...hiç bir gemi demir atmaz bir limana, ağır ağır yol alır oysa en güvensiz zamanda...bir deniz feneri gibi aydınlattı gözlerin yollarımı..giderken habersiz...
şimdi senin durduğun yer, vazgeçişlerinin başladığı yerdir. En iyisi de sevgili giderken en sevdiğini yanında götürmektir. Hayallerini çalarken bir adam bunun farkında bile değildir...

Devamını Oku
İsmail Özabacı

‘ ev’ arkadaşın olur eğer yalnızsan...’kapı’ komşun olur eğer bir saat onla konuşursan…
‘darmadağın’ olur evin hayatın gibi eğer sen hayatsan…’baş ucunda’ olur eğer hastaysan
‘yorganın’ olur eğer sen derin bir uykudaysan…ve eğer yorgunsan sana bir bardak’ çay’ olur.
En zor anında ‘can’ olur kalkmakta zorlanırsan…’gözün’ olur görmüyorsan ve ‘sesin olur duymuyorsan…bazen bir ‘dost’ olur konuşmak istiyorsan bazen bir ‘arkadaş’ yaslanmak istiyorsan ve bir ‘omuz’ olur ağlarsan…
Ama ‘sus pus’ olur sen susarsan, en büyük sırrını tutan ‘küp’ olur anlatırsan…
Bazen ‘işin’ hayatın olur, yaşamdan zevk almıyorsan…’gökkuşağın’ olur sen güneş açarsan…’gülümsemen’ olur kahkaha atarsan…’bayram sabahın’ olur yaşarsan…hayat bu ya işte!

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Bir şehir bazen çok eskitir insanı, yaşlandırır. Bazen hüzne boğar bir şehir, bazen ağlatır yağmurları. Çıkmaz olur her yol o şehirde, anlaşılmaz olur en açıkta bile. Bazen gözün hiçbir şeyi görmezken bazen göz gözü görmez siste. O duyguya kapıldığın an işte;
Gitmek gerekir o şehirden bir ötekine… yüreğinde götüreceğini bile bile gitmek gerekir bazen. Sırtında sadece sırt çantan değil taşıdığın, onlarca yük ve anı, elinde bir çocuğun gözyaşı… usulca ve derinden gitmek gerekir şehrin en ana caddesinden.
Bir yolcu otobüsü yada bir okul servisi ne fark eder ki bir gezide olabilir seni o şehre götüren…aradan on yıl geçmiş olsa ne fark eder. Son kez bindiğin otobüs otogardan giderken şimdi seni aynı otogara getirmiş ne fark eder. Biliyorum mutlaka bir şeyler fark eder içini titretir o şehrin sokakları, her caddesi her köşe başı aklına bir şeyler getirir. Belki tanıyamazsın el ele dolaştığın caddelerindeki hüznü anımsayamazsın belki çay içtiğin kafeyi, oturduğun parkı.
Eskimiştir her şey gibi duygularda hissettiremez sana o ilk anı…Eski şehir olmuştur artık o şehir. Sen içinde yaşarken eskileri beklide yep yeni bir şehirle karşılaşırsın kim bilir…kim bilir belki aklının ucundan bile geçmez bazı şeyler, zerre hatırlamazsın…sanmam sen kendi içinde içten içe yanarsın.
Eğer düşerse gözünden bir damla yaş o şehrin her hangi bir taşına, sen sil değmez bu göz yaşına.
Sen utanma kader utansın, o yansın. Doğru kişiyi bekler zaten hep insan, kader değilmiş denir, kader istememiş ki eğer kader istememişse zaten doğru kişi değildir. (7 güzel adam dizisinden)

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Büyük şehirlerin kalabalıklarında(kırmızı ışıktan geçerken mesela) kaybolmayı seviyorum, yabancı bir evde küçücük odamda seni hatırlatan altı çizili kitapları okumayıda...
Yanlış otobüslere binip kaybolmayı seviyorum, sonra birden inip bilmediğim bir yerinde en yakın çiçekçiyi seviyorum...seni hatırlatan
Büyük şehirlerde yalnızlaşan aşkları seviyorum, büyüyen aşkların eski acılarını seviyorum.
Elindeki çiğdeme sımsıkı sarılan, durakta bekleyen, karşıdan karşıya geçenleri seviyorum. Dondurucu soğukta dışarıda sigara içenleri seviyorum,soğuktan al olan kırmızı yanakları seviyorum...kırık gizli bir kırmızı gülüde yanaklarına benzeyen.
Bir yol kenarında öpüşen liselileri (yol kenarında olmaz ama) seviyorum. Karda olsa her yer, ekside olsa seni düşündükçe içimin ısınmasını seviyorum...
Nefesin gibi kokan Karanfil sokağı, yıldızlar gibi parlayan Tunalı Hilmi yi seviyorum.(Gözlerinde yıldız yıldız) Sakarya Caddesinden geçip Kızılay ın göbeğinde kendimi bulmayı seviyorum,

Devamını Oku