(Ortadoğu’da kimi zaman yürekleri kimi zaman bedenlerii yangınlara tutulan tüm savaş çocuklarına ithaf ediyorum.)
Bilirim bu çile yakar, yıkar yüzünü
Bütün kalpleri viran eylemiştir
Savaştan artakalan annelerin hüznü,
Ey akan kanlarda gözlerimi yakan çocuk,
Ey gözlerimi kan çanağına döndüren çocuk,
Ey bombalar altında yüreğimi yakan çocuk.
Ey Gazze’nin hüzün bakışlı çocuğu,
Ey Kafdağı’nın ardında saklanan nazlı sevdam,
Sen Halep
(Kutlu bir gülün sevdasını savunan adama ithaf ediyorum.)
Gülün sevdasına giden yolda
Uğradın bir gönül kavgasına
Gülün sevdası yüreğimi dağlar
İki gözüm iki çeşme ağlar
Vakit çok dar, kalbim geniş
Lakin kâbuslar rahat bırakmıyor beni
Şairin dilindeki sevgidir benim duygularım
Silahların ağzındaki mermi tutkularım
Tetikte bekler işte böyle ihtiraslarım
Lakin imece kurmuş bana karşı hayat.
Ey kırık dökük yanlarına yaslanıp hayatın,
Tükenişin başladığı noktada dirilenler,
Ey öle öle, itile kakıla yeryüzünde sevda biriktirenler,
Ey gönüllerimizi hıçkırıklara boğan Gazzeli çocuk,
Ey anasının kollarında ölümü bırakıp giden,
Beyrutlu, Kenanlı çocuk,
Ey dosttan öte dost bildiğim
Sor, ilkbahara ve sonbahara sor,
Okyanusların sahibine sor
Öyle bir sor ki;
Tüm yüreğini dışarıya çıkararak sor.
Sor ki İsmail’i neden kesmedi bıçak?
Kan dökmek ter dökmek gibi değilmiş meğer
Parmağımı taşla ezdiğim zaman doğdu içime
İçimdeki büklümleri kanla dolduran eziklik
Ağzıma kan tadı dolduğu zaman oyuldu içime
Bu kör ve kirli savaşın serseri anlamı
Ey gecenin koynunda yatan kara sevdam
Ey savaşın koynunda yatan kara gözlü çocuk
Ey kayaların dibinde unutulmuş nazlı çiçeğim
Ey dağların ardında öksüz bırakılmış ülkem
Bir gece vakti
Ansızın girdin kalbime.
Sensin sesimin son perdesi
Yüreğimin asil renkli portresi
Süt beyazı ırmakların içinde
Yüreğin berrak suyu akar
Akar sütliman bir koya, akar sırlar
GECEYİ YONTARDI HÜZÜN
Gecenin yalnızlığında ben, yalnızca ben
Gezerim, üşüyen serçeler gibi titreyerek
İnce bir sızı yayılır tenime




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!