hey!
güzeller güzeli!
ne var yukarıda öyle başı dik yürürsün.
allahın sopası yok,
bir gün sende görürsün.
zaman ve mekanın ehhemmiyetini duyumsamadığım bir akşam üstüydü..
ayaklarım beni aşina olmadığım bir kentte,
belirsiz bir istikamete doğru götürüyordu.
kışlık çorabımın üzerine giydiğim,
emektar postala rağmen ayaklarım donuyordu.
yıldız yıldız serpişen kar taneleri,
dudaklarımın en kuytu kıyısından süzülür tebessümlerim
gözlerimin en suskun dehlizlerinden.
yüzümdeki kara,
elimdeki kan.
yazgımdan.
ağlamayışım kalpsizliğimden değil;
tanrıdan diledim bir küçük dilek türküsünün
fazlaca etkisi altında kaldığım günlerimdeyim.
tanrıdan diledim bir küçük dilek lakin,
küçük değildi tabiki dilenilen.
belki maneviyatı dünyalar kadar.
aydınlık yollara hüküm giymişim,
her ne kadar üzerime akın etsede gece.
tüm kuşkulardan
dilammalardan,
muğlak düşüncelerden sıyrılıp,
başkoydum dava ya.
yanımda yoksun ama,
canımdasın...
her anımda sen varsın.
aklımdasın.
her nefesim seninle.
ikimizin bir manası yok
tesadüfen yanyana getirilmiş,
bir iş başvurusu için çektirilmiş,
gayet ciddi vesikalık fotoğraflar gibiyiz.
yanyana duran ayrı dünyalarda...
tek ortak yanımız,
boş ver be! ! !
de ki sevdalaşmak neyimize...
sen kırmızı başlıklı polyanna
ben nükleer başlıklı prametüs
sen umudun emekçisi
ben boş sandal kürekçisi
ayrılığın saati yoktur.
saat hep ayrılığı gösterir.
gitmelerin yönü yoktur,
vedalar tek istikamettir.
suskunluğun miadı bilinmez.
hiç tanışmasak ta bilirim seni,
bir nazlı gelinciksin.
bir meltem okşasa saçlarını,
bin parça kırılırsın.
bir ana yüreğidir hislerin,
hiç sebepsiz darılırsın.
saygılar kimin yiğeni: :)) şiirlerini okuyorum irfanım. brawo yani uspirin BAKIRCI:pp