hazin, soğuk, kederli bir ilkbahar sabahı.
ihtiyar bankta oturan bir genç kadın.
dışarıda, sanki ödünç alınmış bir kış rüzgarı.
vakit kuşluk vaktinden azıcık erken,
insanlar kucaklaşıp hasret gideriyor,
kim o kapıdaki?
her kimsen git,
açmayacağım...
bu filmi çok izledim ben,
yalan olduğunu bile bile
bir daha kanmayacağım.
hiç dinmeyecek sandığın
derin bir sancı esnasında yanaklarından süzülen,
göhsüne düşmesine mani olamadığın,
bir tuzlu damlacık kadar samimi,
sıcak, içten ve mecburum sana.
uğruna ölümlere gidip geldiğim,
gözleri uğruna yolumu erittiğim.
ömrüm canım sevdiğim.
yaşadığımız herşey için
özür dilerim.
bu dert beni verem eder.
yüzünü göremeden bir gece daha.
neredesin ey sevgili
bak çok az kaldı sabaha...
bu dert beni kanser eder.
suskunum..
gözlerindeki inada inat.
küskünüm.
tenindeki davete murat.
bayramın olsun.
haklı çıktın sensiz olmuyor.
adım abdullah.
koca bir şehrin tenha bir semtinde,
yedi katlı bir apartmanın zemin katında doğmuşum.
ebesiz, hemşiresiz.
anam beni doğurduktan hemen sonra kalmış nefessiz.
yıllardır senin için sakladığım o iki kelimeyi
seni ve seviyorum u
bir mananın sırtına yüklüyemiyorsan
yazık bunca yıldır sakladığım senim e
seviyorum uma
ben seni sadece sevdim.
hiç umudetmedim,
yağmurlu bir sonbahar akşamı,
camdan süzülen damlaları beraber seyre dalmayı.
hiç düşünmedim,
güneşli bir ilkbahar sabahı,
birazdan sitemlerimi
matemlerimi,aşkımı
ve tüm sevda sözcüklerimi alıp gideceğim.
çıkacağım şu kapıdan
belki birzaz buruk
birazda kırık olarak kalbim
saygılar kimin yiğeni: :)) şiirlerini okuyorum irfanım. brawo yani uspirin BAKIRCI:pp