dizlerim bükük sanırım
ömrüm gibi,
çakıl taşlarına sürte sürte
çarıklı ayakalarım
kan dökse yoluna
yürüyememekten utanırım
seyri bir mecburidir bu mahkemenin
dizilesin ey sanık ve dizilesin,makdül,
ya bir bıçak sıyrığı teninde mahkumenin
ya bir dava beragatında kalmış gayrı bir dul
diri bedenlerin leşçil seneryosu bu; tanırsın
buda gelecekmiş deli başıma
daha geçmemişken kurşun yarası
aldırma çığ gibi düşen göz yaşıma
çünkü onlar düşer tepsi tepsi dert arası
becememişim sevmeyi öylemi
beton yığınlarında kirli bezleri
pabucunda çamur,eteğinde yırtık
bir asrın tabusunda cehri izleri
bu masallardan sende çık artık
aşkı mabed bilmiş deli boran
ş.musa abi
tırmanmak bir dağa,urgansız,çivisiz
ya düşer bu kalem,ya en tepeye ulaşır
yılları şiirle örüp halat eden şiirleriniz
içimde ya kopar şimdi,ya dilimde dolaşır
buz dağlarını eritecekmiş
ozon tabakasını delip,
deli dalgaları sahile getirecekmiş
kayalıkları sine edip
vay be! köhneliğin bedelimi bu
sırtımda kaf dağı / yüküm bellidir
sokakların serseri çocuğu
tek kişilik kavgaların kara gözü
ve yırtık gömlekli
ve dudağı patlamışken ben....
sen;
içim yangın yeri
tenim buz kesiği
pul pul olmuş yüzümdeki deri
tanıyamazsın aynadaki aşığı
kalem kırılır sanırsın mahkememde
düzlerdeyim çayır çimen
yamalardayım
dağ gibi,çığ gibi
burası gurbet dediler burası yaban,,,
bakma kızgın ala güllerle
ötesinde çok ötesinde
bir zaman
beri taraf var çok yakın
kap kara bir zindan,
tutulmayacak elbet
tavuk karası zifiriler,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!