Bakar mıydı hazin hazin?
Yakar mıydı seni hüzün?
Akar mıydı iki gözün?
Yaş dökeni sevmeseydi
Ömür taksit,ölüm peşin
gönül penceremde şakayık
suskun gözlerimde
yarı mağrur
şinanay yarı mahcup
İçimize sinse de
sinmese de
Karlı dağlar duman olur pareli
Yürek yedi dağ ardında yareli
Hele sorun garip ölmüş nereli
Yakar yüreğimi sıralı dağlar
………Gözlerim kurudu yüreğim ağlar
Kargamı kuzgun mu gözünü oyan
Uyan başım uyan gafletten uyan
Duyun dostlar bu hal size de ayan
Susmayın dostlarım sıra sizdedir
Yılanlar çıyanlar emmiş kanımı
Gün yirmi dört saat ay otuz gündür,
Üç yüz altmış beş gün çileni doldur,
Mamur semerini sırtımdan indir,
Ayıbın takvime sığar mı yıllar,
Gözümü açtım ki babam fukara,
Ne olacağım de ne oldum deme
Seninde kapını çalar yoksulluk
Her makamdan çalan sazın var ama
Hâl hatır sormadan dalar yoksulluk
Bir afet bitirir servetin malın
Canım dostlar size geldim
Yokuş aştım düze geldim
İlimle yoğurun geni
Feyiz aldım öze geldim
................... Ben eyleyin özde beni
Şu dünyaya geldiğimden bu yana
Acıya bal diye bandım Yadigâr
Ben kendimi bildiğimden şu ana
Dost diye hissime kandım Yadigâr
Sade umutlarla safi gönülden
Söylemek neden zor bana,
Sevdiğimi benim sana.
Oysa gönlüm dolu dolu,
Sevdiğim istersen sına.
Yüreğimi açıyorsun,
Bir gün şu dünyadan göçeceğim de
Dinle vicdanının sesini biraz
Tüm varlıktan yarın olacağım de
Terbiye et kendi özünü biraz
Kolay mı çekilir vebalin yükü
Sevgili ilhami hocam,Ustam,Ozanım,Can Dostum.
Çırağın olabilmek bile bence onurum olurdu.
Kimseye yaslanmadan
Ona buna seslenmeden
Emeğiyle yaşamıştır
Haram lokma beslenmeden.
Demekten başka bir şey bırakmamış güzel dostların yazdıkları yazılarda bizlerin de yerine.
ortak bir candost yüreğin sarması bu
çok güzel anlatım
düz yazıdada varsın can insan yaşadıklarını anlatması yazı diliyle daha bir başka özel güzellik.
sevgiler yüreğinin saflığı gibi hep çağlasın dizelerin anlatımların.
sevgli dostumuz İlhami'yede dost saygısevgiler.ikinizi ...
HARAMİ DERE 1
Bu günüm yaşadığım diğer günlere hiç benzemiyordu. O gün yürüdüğüm yollar da ayağıma batan çakıl taşları canimi acıtıyordu. Kim bilir, belki de bana öyle geliyordu.
Sabahın ilk ışıklarında deniz dalgasına yansıyan yakamozlar eşliğinde bir kaç balık teknesi ve balıkçı olta ...