Bakışlarım yorgun bir hamal...
Myndos'un maviliğinde,
Aşk hep delikanlıydı.!
Eskiyen bizdik...
Ateş bile gözlerinde soğuk ve dipdiriydi..
''Benzi solmuş dağ gülleri derebildim sadece.Vahşi, dar ve ıssız dağ yollarında kendi kendine büyüyen ayrık otlarıydık.ne toprağa ne dağlara yar olabildik.
her veda ölüm; her ölüm erken.
hep hüzün, hep çile,hep yarım,hep yalınayak,hep yalnız,hep yetim.hep.....''
(Mudanya'dan özür dilerim, herşey bu kadarla bitmedi ama...)
................
Resim sergilerini sevmiyorum, fotoğraf günlerini de...
Yaşamın ölü görüntüleri hep üzer beni.durağan, sessiz, sahte renklerle çığlıkları susturulmuş yaşamın resimlerini,
fotoğraflarını sanırım hiç sevmeyeceğim.
Resim sergilerine, fotoğraf günlerine gidenlere YOLCULUKLARI tavsiye ederim.
yolculuklara sık çıkmayız, yılda bir ya da iki.Hatta bazı insanlar tüm yaşamları boyunca bir ya da iki kez yolculuk yapmıştır.
Seninle sema hep maviydi, bembeyazdı bulutlar, bu gri havalar anlamaz beni.Şimdi Gökçebel’in tepelerinden denize bakıyorum.Bazen palmiyeler bazen de zeytin ağaçları perdeliyor maviyi.
Keşke aramızdaki duvarlar da palmiyeler kadar yeşil, zeytin ağaçları kadar hoşgörülü olsaydı…
Şu telefon tellerine dokunsam kokumu iletir mi sana?
Hani ay ışığına el sallardık aynı saatlerde, aynı dizileri izlerdik farklı kentlerde.Sonra da sabahı zor ederdik ya.KONUŞACAK NE ÇOK ŞEYİMİZ VARDI…
Kadınım,
Saklı sevdam,
Ruhumu cennet renginde boyayan melek,
Seninle tüm mevsimler Yaz,
Tüm aylar Temmuz
Ve her yer Akdeniz...
Anarşist yıllarımın aykırı rüzgarı
Sonbaharıma akan yasak şelale
Aristokrat duruşunda sevdim özlemi
Dağıttığın saçlarında erkek olmak
İlk başkaldırımdı töreye,tabulara…
içimdeki mahşerin adı SEN
Mudanya'da elele aşıklar,sahil cıvıl cıvıl.!
Batman'da platonik sevdalar intihar ediyor..!
Batman-Mudanya arası kaç 'aşk yılı' babacığım?
Susuz,ağaçsız kıraç istasyonum,
Nasıl unuturum çocukluğumun trenlerindeki manevraları,
Yanakları yazlık sinema kokan kız...
Çocukluğumun hüzünlü yanı,
Ansızın çıkageldin!
Gecikmiş randevum,
Çizemediğim mutluluk,
Beynimin kıvrımlarında gezinen şipşirin özlem,
Düşlerimdeki yuvamın pirayesi,nihanı,
Son baharımın nev-nihali…
Boğazın iki yanında birbirine hasret erguvanlardık,
Her bahar aşka açan; eflatun erguvanlar…
Niran bakışlım,
Senden sonra
bu kentte kıyamet koptu
herkes öldü
gözlerin bu kente küseli
hiç bir ağaç yeşil değil
iliklerime kadar yalnızım
bazen susar diller duyguların dizilişinden...bazen ağlar yürek hüznün güzelliğinden...
şiir dostu,duygu,incelik,sevgi dolu sayfanız ayrılışı zorlaştırıyor...yüreğiniz kaleminiz susmasın...selam ve saygıyla
Yine mükemmel bir aşk şiiri,aşk şairinden.
Sönmeyen, hep alışıp yanan
Dulinde 'huzurun türküsü'
Huzur veren aşkının meyvasıdır bu türkü
Kendisi yaratmış, göklere kaldırmış
Vefa abidesi İbrahim, seven sevdiren
Ağlayan ağlatmayan
Bekleyen bekletmeyen
Dert çeken ...
Harika bir yürek sesi ve harika bir şiir okumanın hazzı ile ayrılıyorum sayfandan dost kalem saygılar sunuyorum...