İstanbulsu duygular sarmış ruhumu
içim öylesine kalabalık ve yıpranmış
kendime iyilik etmek iyi gelmiyor sanki
Bana hiç yaramıyor İstanbul
sanırım bırakmalıyım artık
Bazen başka bir bedende uyanıyorum
Mesela gölgede kalan bir çocuğum
Sokaklarda çöpleri karıştırıyorum
Umut arıyorum bayat lokmalardan
Bir sevgi yeli esiyor, bana değmiyor
Ağır geliyor yokluğunun sancısı
Bunu bir ben bilirim, bir de tanrı
Düşlüyorum bilmediğim diyarları
Seninle oralarda buluşmayı
Seninle oralarda buluşmayı, buluşmayı
ne güzel bir yeşil
rengarenk çiçeklerin muhabbeti
dersin ki, hepsi aynı renkte
öylesine içten ve mutlu
aşk bu olsa gerek
farklı olsak da benzerliklerimiz
beklediklerimiz yarınlar değildi aslında
ancak gidişler yine de çok kısa sürerdi
henüz demlerini almadan
çünkü kimsenin eğleşmeye tahammülü yoktu
arkalarında biriktirdikleri kimsesizliklere
ne bileyim…
yine başka bir mevsime geçtik
kırlangıçlar denizleri aşmak üzere
yağmur ve fırtınaya yakalanacaklarını bile bile
zira kimi kavuşacak, kimi telef olacak
yine de hiçbiri geriye dönüp de bakmıyor
sanki bekleyen ölüm değil de
Ne ustalarla karşılaştım zamanında
Eline çekici alan örse koştu
Dövüldüm hayat atölyesinde demir misali
Yüreğimde hiç sönmeyen kor ateş
Küçücük ellerim nasır, yüreğim acılar haritası
Adil olmayan bir oyun oynanıyor sanki
Bazen adı konmamış bir yalnızlıkla,
güneşten çalma bir gün atığında
ağlaşan martıları seyretmek için
doluşurdu cancağızım rıhtımlara.
Selamsız geçerken ömürden bulutlar,
Öyle bir yar sevdim cananım dedim
En güzel günleri onunla gördüm
Kıymetini bilmedim, sonra kaybettim
Yıkıldım yine de akıllanmadım
Yıkıldım yine de akıllanmadım
boşluklarda dolaşırdık zaman zaman
bazen ileride, bazen gerilerde
yüzümüze vuran aydınlık ve karanlık iç içe
göğüs gererlerdi anlamsızlıklara
adım başı kavşaklar, köprüler, işaretler
bir seçim olarak sunulmuşlardı sözde



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!