Eve geldik, dün geldiğimiz gibi,
Yine geldik hep geldiğimiz gibi.
Bir gün gidilecek omuz üstünde,
Dost düşman herkes saygı duruşunda.
Münker nekir sorarlar başucunda,
Sen benim yamaçlarıma sığın,
Ben senin eteklerine tutunayım.
Öyle yükseklere öyle sevdalara,
Uçuşalım.
Sen omzuma yasla başını,
Bebek cesetleri karaya vurduğunda,
Tüm medeniler(!) seyre durduğunda,
Ölen benim, benim insanlığım.
Yere batsın benim insanlığım!
Urumçi, Telafer, Kerkük vurulduğunda,
Atamam ben inek altı, kokuyor pis pis,
Yerim afiyetle peynir, tereyağ, yoğurt oh mis.
Duymak istemem ben tavuk horoz sesi,
Ne güzeldir yumurtalı patates püresi.
Kıyıyorlar kurbanda cânım hayvanlara,
Haftada bir giderim barbekülere, mangallara.
Her yiğit ölür kahramanca,
Ve her yiğit ölür kahramansa.
Yaşamak sevmek kim için?
Ölüm sevdaya dahil.
Yok özünde mertlik niçin?
Baharsız açan çiçek gibi,
İçim yine güz mevsimi.
Duygular harap, gönül bîçare,
Yine bir belirsizlik,
Yine bir giz mevsimi.
Sabah kabızdır akşama ishal,
Ne garabet durumdur bu ne hal!
Rızkı plastik libası naylon,
Saraylara âşık altında yırtık don.
Ey nefs kaç günahlık günün kaldı,
Bu kaçıncı tövbe?
Ey nefs bu hangi pişmanlıktı,
Hangisi son tövbe?
Karanlık gecelerde kara günahlar,
Dağlara sığmayan emeller kefene sığar,
Tevhidsiz, besmelesiz her nefes nefse zarar.
Vallahi kuruntu habersiz mi gelir ölüm,
Sermayesiz şefaatsiz göçmek neye yarar?
Ölmem zanneder hain, gafil kör nefs kendini,
Çok yorgunum,
Sevemeyecek kadar yorgun.
Çok yorgunum,
Sövemeyecek kadar yorgun.
Duygularım kalbime ağır,
Fikirlerim zihnimde kilit,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!