Günışığı aydınlatamayacak karanlık,
Niyeti hain, duruşu kalleş sözü nâmert.
Kanıverdi gafletim, basiretim bir anlık,
Öyle sanıyordum ne yiğitmiş ne mert.
Zulmet akarken öfkeli bakışlarından,
İçimde bir melek bir şeytan,
Çarpışıyor bir lâhza durmadan.
Kavga, fecaat, buhran, stres, sıkıntı,
Kesiliyor nefes, tekliyor kalp ve bir çarpıntı.
Usulca ölmeli karmaşasında katil hayatın,
Sıcak bir tebessüm,
Sadece bir tebessüm.
Samimi bir bakış,
Yalnızca bir bakış.
Bir tek doğru söz,
Dürüstçe mertçe,
Donunda delik olandan
Delik vergisi,
Çorabı yırtık olandan yırtık vergisi,
Kumaşı sökük olandan sökük vergisi,
Evi yıkık dökük olandan
Dökük vergisi alınsın.
Vuslat ne zamandı,
Ecel mi vuslata yakındı,
Yahut vuslat mı ölüme yakındı?
Gönül âh eder, nice dertten yakındı,
Çekilmez mi bu kahır vuslat uğruna,
Peki ya vuslat ne zamandı?
Her sabah aynı güneş mahpus,
Yok karanlığı aydınlatacak bir ışık.
Cehaletin gücü bu okumuşlar suspus,
Her sabah aynı yenildi kırıldı ışık.
Fikirler çaresiz bakışlar ürkek,
Bugün günlerden yine mutsuzluk,
Yine içimde bir kor alev yine huzursuzluk.
Bugün günlerden umutsuzluk yine,
Dilimde yine bir küfür, ne bu sorumsuzluk?
Güneş yine aydınlatırken sabahı, gün ışır,
İçimde bir matem bir hüzün,
Gene kim öldü?
Ben miyim şu cenaze,
Ne çabuk soldu güllerim?
Doldu takvim günlerim son buldu,
Cebinde metelik yok talim kuru ekmeğe,
Tükenmiş bir kere fehminde son nefesinin.
Utanır toprağına bir tek tohum ekmeye,
Yavrum seni leylekler mi beslesin?
Zor muydu hamurunla ununla yaşamak,
Eve geldik, dün geldiğimiz gibi,
Yine geldik hep geldiğimiz gibi.
Bir gün gidilecek omuz üstünde,
Dost düşman herkes saygı duruşunda.
Münker nekir sorarlar başucunda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!