Kazanan kaza olmuş, Akseki kazası,
Eşek gütmeden gelir, encümen azası.
Belediyesi var, reisi var; narkı yok,
Dört kişi oturmuş, birbirinden farkı yok.
Aksekili yüzsüz misafirine der;
Çulu çürüttün geleli,
Pişmanım eve alalı,
Huzurum kalmadı evde;
Sen başa bela olalı.
Cahil bir Aksekili ile bir matematik uzmanı yolculuk sırasında tanışırlar. Yol uzundur:
Gel bir tanışalım kardeş,
Belki de oluruz haldaş,
Yol uzundur, sohbet gerek,
Sen hesaptan anlar mısın?
Kara osman ister kızı,
Gemsizlere benzer yüzü,
Sonra döveceksem dizi,
Ardından çal, telli sazı.
Oğlan tam bir el oğlağı,
Aksekili oğluna evlenmesi için kız arar ve uygun gördüğü adayı ailesinden ister. Şöyle ki:
Askerliği yeni bitti,
On koyunu otuz etti,
Geceleri dağda yattı,
Bana der ki, horoz öttü.
Yörenin ticaret dili,
Anlaşmanın kolay yolu,
İster bey ol, ister vali,
Bilmelisin iş bu hali.
Bu dil ki, geçim yolumuz,
Köyümüzü üzen bir olay vardır;
Zehra’nın bu işte ne suçu vardır(!),
‘Kırk yılda öç alan tez aldım dermiş’,
Sakin ol, meydanlar deyyusa dardır.
Zehra’mın gözleri bir dolu yağmur,
Akseki denilen şirin ilçeye,
Bilir misin oğul ney, nerden gelir!
Akseki evladı bilgili olur,
Bilgiler atadan mirasla gelir.
İlçenin ilk adı; Marla, Marula;
Bir ismi Muhammed, bir ismi Ahmed,
Rabbimin elçisi, Âlem’e rahmet,
Hiç kimse çekmedi, O kadar zahmet,
Cihanın önderi, Nebi’m Muhammed (SAV) .
Sen var olmasaydın bizler olmazdık,
Deriz ki; kadere, alın yazısı,
Bu yazı değişmez, bilmez kimisi.
Endişe yok, yorma kafanı boşa,
Alnına yazılan geliyor başa.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!