Tabiattaki her nizam, bize garip görünür,
Her kurala ad takmak, sanki ilim bilinir,
Hırs azgınları evreni yutsa, doyar zannetme(!)
Böyle ahmaklara cevap; ancak kıs kıs gülünür.
Sular yükselince balıklar karıncaları yer,
Hedef Kızılelma, kolay varılmaz,
Hak yolda yürüyen, asla yorulmaz,
Destan; Çanakkale, benzeri olmaz,
Bu millet ölür de, tutsak edilmez.
Öyle bir millet ki, yönü Hak yolu,
Güğlen dağı eteğinde,
Selahattin derbendinde,
Torosların göbeğinde,
Yörük, Türkmen Erenyaka.
Ferfeci ile Habaşa,
Gucağına almış Şadırvan dağı,
Etraf bahça, incir ve üzüm bağı,
Bir gece mehtapta seyret de göğü,
Bayrağı Sema’da, bu köylülerin.
Kervan yolu, Hanönü mezarlığı,
Yağ, yağ yağmur;
Teknede hamur,
Bahçede çamur,
Ver Allah’ım ver,
Sicim gibi yağmur.
Hayat kısa, yol uzun; menzillere varılmaz,
İnsan küçük bir alem; sırlarına erilmez.
İyiliğe doyulmaz; kötülükte durulmaz.
Hayatın anlamı ne(!) heskes öğrense gerek.
Dünya denen coğrafya; hepimizin vatanı,
Bir fatiha oku, evlat atana.
Bizim için yeraltında yatana,
Nefret besle, vatanını satana.
İndirtme bayrağı tekrar çekilmez.
Özünden çok sevmelisin milleti,
Kimler geldi, kimler geçti felekten,
Kimi altta, kimi üstte elekten,
Dil kurudu, aynı sözü demekten,
Tadı, tuzu yokmuş yalan dünyanın.
Ölüm ile nişanlandık doğarken,
Zengine sormuşlar ki; fakiri bilir misin?
Cevap vermiş, demiş ki; bitli küp alır mısın?
Yaşamayan ne bilir; bizi eşya sanmıştır;
İşte malûm halimiz; güler mi, ağlar mısın.
Efenin hanımına halktan söylenenler:
Ev önünde guyusu,
Ahmatlarda dayısı,
Neden vardın ay Hatma,
Üç çocuğun anası.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!