Hakikat bağında “GÜL” olmak gerek,
Mevlayı zikreden dil olmak gerek,
Hak yaratmış, halife-i arz diyerek
Abdine dost, Hakka kul olmak gerek.
Uzatsam elimi, elim yetişmez,
Zemheride karlı dağsın,
Dağcılara zorlu yolsun,
Seni bilenler anlatsın.
Dedegülüm, Toros dağım.
Bir gün ben bu dağa geçtim,
Beyaz kolda aladizgin,
Kervan çektik yazın güzün,
Konalgaya çok az galdı,
Kervan yörür yorgun, yorgun.
Kervan çektik; tülü maya,
Dünya bir küredir, dönüşür halden hale,
Her yerde ve anda bir başkadır, neyleyim.
Bütün seyyareler bir boşlukta dönüyor,
Yıldızlar da doğar, ölür, neyleyim.
Bir devirdi, geldi geçti,
Ciğerime delik açtı,
Bilemedik bu ne işti,
Öyle bir zamandan geldik.
Kavağa tırmandı balık,
‘Türkiye’ adıyla bir vatan vardır,
Bin yıldan bu yana bizlere yardır,
Bunu bilmeyenin gözleri kördür,
Başından bulutlar hiç eksik olmaz;
Destanlar ülkesi, düşmana dardır.
Dünya büyük bir handır, iki kapısı vardır:
Bir ortası geniştir; giriş, çıkışı dardır.
Bir ticaret merkezi, ne kazanırsan kârdır,
Mülk sahibini tanı, her kulu sana yardır.
Dünya boşlukta döner, bütün şartlar kararsız,
Ticarete önem ver, öyle kârlı çıkarsın,
Gül bahçesine girsen gül gibi hoş kokarsın,
Deftere ne yazarsan sonra onu okursun,
Yaşantını düzgün kur, sonra pişman olursun.
Merak eder misin, bizler kimleriz:
Şimşek gibi çakar, yağar, gürleriz.
Allah, din, vatan ve millet yolunda,
Düşmanın korkusu, cengâverleriz.
Düşman sinsi gelir, sanırsın yavaş,
İnanırız bir Allah’a,
Bağlıyız aziz vatana,
Bak tarihe, sor atana,
Düşmanımız çoktur bizim.
Biz korku nedir, bilmeyiz.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!