İbiş, müthiş adam halkın dilinde,
Her dönem muhtarmış, köyün birinde.
Murtiçi civarı, Derbent belinde,
Yuttular İbiş’i sabah köründe.
Sanki bir huriymiş, İbiş karısı,
Besle de kargayı ‘beserek’ olsun,
Büyüsün, gelişsin, gözünü oysun.
Kargaya pisliğin lâzım demişler;
Sonra deniz ortasında görmüşler.
Anadolu denen bu coğrafyada,
Dağlar bizim amma bağ bizim değil.
Yalınayak sıcakta ekin biçeriz,
Emek bizim amma aş bizim değil.
Hayat yolu ince uzun,
Ben söyleyim, siz de yazın,
Eşin, dostun, oğlun, kızın,
Gayrıya hacet kalmadı.
İndik dağdan ovaya,
Tarlalar beton şimdi, birazcık yazı kaldı.
Sonbahar, kış azaldı,
İklimler tuhaf şimdi, kurak bir yazı kaldı.
Fikri hayra yormamışsan
Doğru yolu bulmamışsan
Haktan Nasip almamışsan
Yaşamışsın neye yarar.
Nur Yolu’nun ocak başı,
Mübarek toprağı, taşı,
Dörtyüz bini çoktan aştı,
Yıllık ziyaretçi kişi.
Gelincik dağı Nur saçar,
Oğuz Kaan torunları,
Aydınlatır yarınları,
Bilirler sığ, derinleri,
Yüksek uçan kartal gibi.
Demir dağları eritti,
Dosta güven, hasma korku,
Vefa, mertlik onun farkı,
Rabbim sen koru bu Türkü,
Pusatını keskin eyle.
Asla attan inmesinler,
Mayamız; iki damla yaş,
Yedik doyduk; üç kaşık aş,
Son durak; iki uzun taş,
Taşlar arasına uzan, yat gardaş,
Ömrün bitti, aklın erdi mi gardaş.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!