Nur Yolu’nun ocak başı,
Mübarek toprağı, taşı,
Dörtyüz bini çoktan aştı,
Yıllık ziyaretçi kişi.
Gelincik dağı Nur saçar,
Oğuz Kaan torunları,
Aydınlatır yarınları,
Bilirler sığ, derinleri,
Yüksek uçan kartal gibi.
Demir dağları eritti,
Dosta güven, hasma korku,
Vefa, mertlik onun farkı,
Rabbim sen koru bu Türkü,
Pusatını keskin eyle.
Asla attan inmesinler,
Mayamız; iki damla yaş,
Yedik doyduk; üç kaşık aş,
Son durak; iki uzun taş,
Taşlar arasına uzan, yat gardaş,
Ömrün bitti, aklın erdi mi gardaş.
Doğa, yayla, nebat sermayem benim.
Himayemde yaşar, canlılar benim,
Dağlarda yazıldı, fermanım benim;
Sakın yakma(!), ben ormanım,
Ben bu cihana dermanım.
Arap Baharı’ymış, gafa bak gafa,
Bu nasıl özgürlük, bu nasıl kafa,
Gerçeği sorgula(!), kanma her lafa,
Kanunlar var amma, konmuşlar rafa.
Orta Doğu lokma, aç canavara,
Kanaat; büyük zenginlik, bilene,
Nimet artar gelir, şükür edene,
Kanaatla yüksek iktisat olur,
İktisat eden kul, bereket bulur.
Kuzu doğsa, yaylada otu biter,
Aç, sefil koştular, tozlu yollarda,
Şehit edildiler, karlı dağlarda,
Ecdad yadigârı güzel bağlarda,
Geziyorsak sebep nasıl bilinmez(!).
Bir fatiha oku, evlat atana,
Ömrü doğru geçenlerin,
Musibete sabredenin,
Dostu Allah olanların,
Hiç sırtı yere gelir mi?
Hep çalışıp didinenin,
"En büyük Asker bizim Asker" diyerek,
Hizmet için vatana uçtu Mehmed’im.
Vatan borcunu namus borcu bilerek,
En kutsal görevi seçti Mehmed’im.
Bu kutsal görevinde Hakkari vardı,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!