Yalçın, sarp Toros dağları,
Tarla, ova ve bağları,
Mermer kayalık, gizemli,
Oy! "Gidengelmez Dağları".
Erzurum’un yaylası,
Ardahan’ın Göle’si,
Türk’ün ulu töresi,
Yüzyıllardır meşhurdur.
Adana’nın hallacı,
Beğenmezdin hiç azları,
Çalışmazdın hiç yazları,
Sonunu hiç düşünmeden,
Tükettin şimdi kozları.
Evde yemek pişirmezdin,
İbiş, müthiş adam halkın dilinde,
Her dönem muhtarmış, köyün birinde.
Murtiçi civarı, Derbent belinde,
Yuttular İbiş’i sabah köründe.
Sanki bir huriymiş, İbiş karısı,
Besle de kargayı ‘beserek’ olsun,
Büyüsün, gelişsin, gözünü oysun.
Kargaya pisliğin lâzım demişler;
Sonra deniz ortasında görmüşler.
Anadolu denen bu coğrafyada,
Dağlar bizim amma bağ bizim değil.
Yalınayak sıcakta ekin biçeriz,
Emek bizim amma aş bizim değil.
Hayat yolu ince uzun,
Ben söyleyim, siz de yazın,
Eşin, dostun, oğlun, kızın,
Gayrıya hacet kalmadı.
İndik dağdan ovaya,
Tarlalar beton şimdi, birazcık yazı kaldı.
Sonbahar, kış azaldı,
İklimler tuhaf şimdi, kurak bir yazı kaldı.
İster isen alim olmak,
Önce hayal, hedef düşle.
Sabırlı ol, çokça çalış,
Allah’ın adıyla başla.
İster isen tüccar olmak;
Fikri hayra yormamışsan
Doğru yolu bulmamışsan
Haktan Nasip almamışsan
Yaşamışsın neye yarar.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!