Acı her zaman vardı, ağırlaşırdı çekilebilecekleri azalınca…
İradelerimizi savaşmadan geri verdik
Çekeceklerimizi bilerek bizi yeşerttiler, yetiştik
Yarımız ölü, taşırız bedenimizde,
Nefes, yemek, yürümek bir yanımız,
Aşk, coşku, heyecan diğer yarımız,
“Seviştiğimizde güzelleştiğimi hissediyorum”
Seninle seviştiğimizde anlıyorum gücümü
Seviştiğimiz dışında sevişmek; arzumu
Zaman çeşmesinde birlikte aktık;
Ateşin çıngısı uzaktakinin vurunca yüzüne,
Yüzü bulanmış, dalgalanmış yüzü
Şişman dalgalar gözaltlarından geçip,
Yaşamak bazen rezilcedir.
Rezilcedir rezil yaşamı solumaya çalışmak; direnmek yaşamaya.
Ayakta kalmak bazen rezilcedir, çanaklar eskir dillerinden.
Zaman pastasından kesilen ince dilimleri tüketir,
Yaşamak değildir nefesindeki neden;
Zaman üstünü örter, bazısı eteğinden çeker,
Rüzgar, suya elinizi daldırıp boydan boya gezdirdiğiniz gibi, veya bir buğday ambarında avuçlarınızdan kayan taneler gibi öbek öbek estiğinde sazlıkların sarı saçları savrulur, eşsiz melodiyle dans ederler.
Aynı sazlıkların hemen diplerine kuşlar evimiz derler. Seher yeli yeni bir dans için sazlıkları uyandırdığında üç tane yavrusunu peşine takan anne yeşil başlı gövel ördek, bir prenses gibi asil başıyla yüzerken, sanki “dünya benim için var“ der. Güzelim ülkemin herhangi bir ırmağının, herhangi bir gölünde geçen bir hikaye...
“Bak,” der ermiş hırkasını giyenler, “cümle alem ateştendir, neyi dinle; sana ayrılık hikayesini anlatacak...”. Şair, Mevlana’ya birkaç kelam gönderirken düşünmüş olmalı; ney sesinin bir avuç zamanın parmaklarınızın arasından kayıp suya dökülen buğday tanelerinin çıkardığı huzur dolu seslere benzediğini.
anlamak ve anlaşılmak; insanlık tarihi trajedisi:
yük boşaltmak; yükünden vermek gayesi.
gidilen yollların kopye'lerini çekmek
yaşlı hayatlara saygı.
....Herşey çok basitti belki de,
Daha üste tırmanmak; Tanrı en yukarıda…
Herşey basitti belki de;
halbuki umut; -doğum-
gökkube yarılıp,
gökyüzü açılıp,
kemik ve etten
köprüden,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!