Ruhumu kara deliğine çeker,
Ters yüz olacağım belli;
Kara lanetlenerek ortadan çekilir,
mum alevi kesik kesik titrediğinde
damla damla ıslanacak terleyen alev
ipek bir halıya tutunacak buzlu yamaçlardan kayan damlalar
tenleri üşümüş bir portakal gibi kabaracak,
ahlak ve namus tanrıları onlara bakacak.
ve bittiğinde her şey
Sahipli geleceklerden çalınmış zamanlarda çocuklar,
Yeter ki gün aksın, kim diyeler özgürsün, kimin zamanlarındasın,
Büyüklerin kulunçlarına saklandılar: Işık kapkaraydı, korktular.
“Al, götür insanları bir yere topla,” dedi ahlâka,
Ahlâk toplayınca elinde düdük, diğerinde iki göz,
Kalabalığı bekler buldu din.
On bin yaşında kadın, “Oğlum ekmek ye, gel,” der bana,
On bin yıldır aynı kelimeler, aynı yürek; sevgiyle güler bana
Çömelirim yanı başına,
Bir yüzüm kanar sürekli,
Neden soruları işgal eder, sürekli…
Böyle süreğen,
Saniyenin trilyonda birinde tamamlanır döngünün merkezinde
Tüm hareketler bir döngüdür, bizden O’na, Ondan bize dönen
Kinlenirsen acı, şefkatlenirsen sevgi alırsın; nefret parçalanır,
Mutluluğu adımlarım, paytak paytak,
Korkudan, biraz acıdan gelip; ama çekilenden,
Çıkınca bir adımla başladı şaşırmak, alışıla, gelenden.
Ağlasan geçecek, sokul yalnızlığına.
Derdin ne? Sesler sessizliğe yürüdüğünden mi?
En ıssız, fısıltısız, rüzgarsız, çıtırtısız yer, ne çok sesler




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!