göz kapaklarının içine incelir damlalar
ilk sıkım:
eylül damlalarıydı bize küsen
eylülden kalan kurumuş mendilden
elleri açık semaya;
incecik savrulur, dalgalanır;
kimedir O?
nasip getirir, huzurlanır: sanadır o...
yumuşacıktır yaşamı; tertemiz,
ak sütten ak;
Yaşama delice bağlanmak, beni ölüme korkutan,
İnançlarımız mağlubiyetteler, bizi çemberden çıkaran,
Ertlenecekler azalır, hayaller kurulur kısır sofradan
Nankör ve zalimin düşleridir sahnelenen, bitmez oyundan.
Sapından yakalayıp ilk ısırıkta
Bırakır kendini iyot yüklü burukla
Dilim uyuşur, burnumda koruk tadı
Kokusu damaklarımda
Sarp kayaları deniz döverken sabahları
Susturulmuş kelimelerdir kayıp kitapların yaprakları,
Ne kışı haberleyen rüzgar açar yapraklarını,
Elin rüzgar;
yaklaşan gölgelenmiş bulutlar
damlalar demlenir içinde kara yağmurun
ölüm nedeni genetikmiş kazım’ın
çarpıp dağılmak dört bir yana
tüm çıplaklığıyla radyasyonun.
Sonradan karışınca içine kötülük,
Merak edilen buysa dediler;
Ölmek istediler…
küf yarası, yaşam kuluçkasında çatlayan
Yüce Ruh gelir, sızıntıdan çıkacak ruhu alan
kör buhar gözlerde telaş, sonsuz hayata akan
ekilen, tedirgin hayatlar aceleci gitmeye
bereketle ekilip, kirli ve yavan toplanan
Mutluluk hırsızlığı değildi onların amaçları,
Mutlulukları çalmaktı, ondandı yalanları.
İnsanlar onları ağızları açık, kendilerinden geçik,
beyinleri kaçık
alkışlardı. Yaman hırsızların efendileri, yamandı,
Kimse onlardan hırsızlanmaz, kuşkulanmazdı.
Yazmak mağlubiyetli; galipleri köle;
Yazmasa kalem öyle, kimler kırılır?
Kimler; yedi düveli sahiplenenler…




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!