ne ses yetişir yalnızlığımızın uzağına,
ne gözlerimiz deler geçer perdelenen gizlerimizden
bir ada kurarız yalnızlar okyanusunda
limanı olmayan.
köpek balıklarından çoban köpekleri tutarız,
saf kuzucukların içine sakladığımız masumiyetimize kimse dokunmadan...
Söylenmemiş sözlerin içinden bulup çıkardım,
Eski kitapların kokusu yeni gülüşünde karşıladı
Figüranlar ordusuna katıldığımız doğumlarda buluştuk
Bize ezberden vermişlerdi vaatlerini,
Kırılırken hayatlar geride kalan zamanlara:
Umut;
Yalanlar dolaşır ortalıkta, ölümden bahsederler; sabah olmasa.
Sinekler dedelerinden bilirler: ağızlar açık, zaman kaçar,
Hava dolar: zaman verir, hava dolar,
yaşamak uğruna o kadar alçak mıyım?
yaklaşırız ölüme...
bana inmez ona iner;
o inanılmaz yaşam döngüsüne.
On bin yaşında kadın, “Oğlum ekmek ye, gel,” der bana,
On bin yıldır aynı kelimeler, aynı yürek; sevgiyle güler bana
Çömelirim yanı başına,
Saçlarının arasında gezinirken parmakları
Çocukluğu gelir yüzüne
Alnına toplanan kakülünü atarken geriye
Evcilik oynayalım bu akşam
Kimse kimseyi kandırmadan
Kapat kapıları gitsin dışarısı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!