Yangın yerinden kurtarıldıydık, ilk kurtarılacaklardan bunlar, dedilerdi.
Ateşi getirdik, etimizde, için için yanardı
Saklanırken canımıza, bir damla ateş bıraktık kuru topraklara
yazdıklarımda varım,
bir yanım;
tamamına varım.
söylemeler çoğaldıkça
tesbihe dizilir kelimeler
tren rayları arasında biten talihsiz çiçek
iki ses arasındaki koca uğultu
evrene serpilen tohum; sahipli, olacak
-biletler ezelden rezerve
karanlık ruhlar evinde-
Sahte yüzüyle gelir size iblis!
Ekmeğinizdedir gözü, yiyebileceğinden değil
Korktukça saldırır, doydukça okları hızlanır,
Elinizi kolunuzu bağlanmış sanır.
Kurbanlar kesilir, arka budu onadır,
Her şeyin doğrusuna akan zaman ve kan,
şiiri ararım... şiir ormanında.
her yer cambaz ışık
varlıklar, nesneler albenili
gözlerimi alamam, aceleci.
Bu ışık çok kamaştırıcı, göz kamaştırıcı,
Açma gözlerini:
“Yağız atları okşadık gün batımlarında
Kendimize dolandık, hayallerimize dolandık, olmayan sevgiliye…”
Ne çok benzer herkesin hayallerindeki insafsız sevgili, yağız atlar, boş laflar…
Hayat dişlisinin ipek merdivenlerine tırmanan şairimsi süzgünler aralarında laflar
haykırışlar içimizde isyansız söner
çoğalmak dindirir acılarımızı
topyekün bir unutma şöleninde
Uykusuz gözlerimiz irkilerek uyandı
Tarihin ziftli sayfalarından kara lekeli kalpleriyle geldiler.
Açtıkları kapıdan uzun cümleler getirdiler; çoğu boştu.
Işığın şavkı pencereden korkarak girer içeri, perdeler sıyrılınca
İçeri girerken güneş, kendine karanlıktan bir yol açar,
Sağında yaşlı bir kadın, bir tespih çeker bir konuşur,
…
Tanrılar yarattık kafalarımızda, yenilgilerimizde suçlamak için,
Tanrılar yarattık kafalarımızda, kazançlarımızda unutmak için,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!