Gökyüzü hala kendi renginde
Güneş tepemden doğuyor hala
Kocakarılar masallar anlatıyor kış akşamlarında
Vahşi bir nehir gibi akıyor hayat
Hep kendi yolunda.
Arada bir tıklat penceremi kızım
Hal hatır sor yalandan da olsa
Hasretin bana hiç komşu olmasın
Saksıdaki çiçekler soluyor sesini duymayınca.
Boğucu bir sıcağın alnındayım
İncir ağacının yapraklarından bir sala koysalar seni
Bana getirse çırpıntılar
Masallardaki gibi çikolatadan bir evim
Her dilde kutsanan bir dinim olsa
Öyle bildik bir yerden gelmese sorular.
Sancılı yıllar düştü payıma
Düşler biriktirmiştim yarınlara
Ardından en çok beklediğim sendin Aşk
Gören olmadı.
İnzivaya çekildi gönlüm
Faytonlara sürülmüş yaşlı atlar
Hala delice koşuyorlar
Temiz ruhlara dadanmış suçlular
Masumiyetini kaybetmiş çocuklar
Orda öylece bakıyorlar.
Her zaman ki gibi iple çekiyorum hafta sonunu
Evdeki sohbetler koyu mu koyu
Ağır ağır bastırıyor derin bir uyku
Bir daha uyanamayacağımı bilmeden
Ölüyorum.
Küçük bir çocukken daha
Dünyayla benim aramda
Sadece sen vardın
Bir portakal ağacına bu kadar umut bağlanır mı
Ben bağlamıştım
İçimde eskiden kalma derin bir yara
Sokulup baksan can taşıyor hala
Sensiz kalmak,unutulmak tamam da
Alnımda böyle bir yazı mı gizli.
Bayramlarımsın çocukluktan kalma
Bu mevsimlerin geç gelişi
Güllerin kokmayışı eskisi gibi
Rüzgarların sertleşen sesi
Kirpilerin bizi terketmesi
Sebebi sensin Sen.
Şehrin kayıp çocuklarıyız biz
Eteklerimiz taş dolu
Gözlerimiz hep yaş
Hangimize sorsan ihtiyacımız; biraz umut, biraz aş.
İnsan zamanla her şeye alışıyor
4 Temmuz 2010 tarihinde bilinmeyen bir neden ile, sayfamdaki hiç bir şiirime girilememiş, şiirlerim görüntülenemiştir.
Şiir dostlarıma bildirir, saygılarımı sunarım.
Gülay Aruç.
gülay aruç yazdıgım korumlar sayfana kayıt olmuyor üzgünüm