Aradığım çok şey değildi
Bir çocuğun oyuncağına teslimiyeti
Penceresi ufka bakan küçük bir gönül evi
Her şey, içimdeki o dev meşaleyi tutuşturmak içindi
Ve Seni.
Dev ankaların sırtında
Kendimizi bir anda kaf dağının ardında bulduk
Masallar ülkesinden getirdiğimiz bir anlık solukla
Ölümsüzlük çiçeklerini açtırdık ormanlarda.
Dağ demedik, taş demedik
Papatya falına döndük
Koparıldıkça boyun büktük
Çatlamış topraklara
Sarı beyaz gözyaşı döktük.
Kışların kasvetiyle matemlere büründük
Bir ah duyarsan üstü kapalı
Kendin için bir fakiri doyur
Senin için varsa hayatının bir anlamı
Hüviyetini rumuzsuz duyur.
Ayır cahil cüretini hakandan
Anlattıklarımı sessizce dinledi rüzgar
Birazdan ağladı ağlayacak
Gittiğini duydu senin
Öfkeden gemileri, uçakları durduracak.
Adresini verdim ona
Kan ağlıyor yüreğim kan bu gece
Bir yerine on kadeh de içerim
Sorsan bana neden içtin diye
Bu kafayla zor söylerim.
Yıkılsın meyhaneler
Eski bir mataradan baktım içeri
Derya sandım içinde yüzenleri
Selam olsun sana Ermişlerin Ülkesi
Helal olsun sana Ülkemin Şehitleri.
Unutmayın
Ne olurdu sanki
Sessiz bir dünyaya savrulsak
Her şeyden uzak
Enlem ve boylamlarda kaybolsak
Ve orda öylece kalsak.
Beyaz bir evle solgun bir sarmaşık
Sarmaş dolaş olmuşlar, duvarlara yapışık
Onlara sorsan hep aşıklar, hep aşık
Halbuki biz yaşamakta bile geç kaldık
Ne Yazık!
O meş’ um akşamı hatırladım yine Abi
Birden tek tek kapandı evlerin perdeleri
Kara bulutlar kapladı turuncu çatıları
Sıcak zift kokan asfaltlar beyaz şeritlere sığındı.
Yirmi üçü biraz geçe, bir kaç serseriye döşek oldu serin surlar
4 Temmuz 2010 tarihinde bilinmeyen bir neden ile, sayfamdaki hiç bir şiirime girilememiş, şiirlerim görüntülenemiştir.
Şiir dostlarıma bildirir, saygılarımı sunarım.
Gülay Aruç.
gülay aruç yazdıgım korumlar sayfana kayıt olmuyor üzgünüm