Sana bir şiir yazsam, hani şöyle yaprak soluğu...
Gazete köşesi bir sayfaya,
Saklar mısın göğsünde, gözlerinden bile gizli?
Mevsim tadında bir türkü söylesem,
"Güzel, bu nasıl sevdaymış?"
Kendi sesimden, kırık ve öksüz.
Duydum ki şehrimiz karlar altındaymış P. Sen onun da altında...
"Kar,en güzel Istanbul'a yağar.Vapuruna,boğazına,dar sokaklarına,bakkalının tentesine, Eyüp'te damlara,Topkapı'da surlara,SANA..."
sigarasını yürek yangınında yakardı babam/
ayakları kül bir anka kuşu misali/
iki kere yunan işgal etmiş memleketini/
İstanbul'dan seyre dalardı babam...
Nasıl da takılıyorsun her şiirin saçlarına, her dizenin sonunda nokta sensin, üç tane yan yana...
Şiirlerinin sonunu özledim, bir tutam ak saçını, sıcacık bir bardak çayını, sağ yanağındaki gamzeni, "kırmızı gülün ali var" da sesini, odalara sinen kokunu...
Anlayacağın Pero, sen kalem ben kağıt.
Sen bitik, ben yırtık..
Uzakta olman önemli değil, bak "yan yana" yazılırken ayrı, bitişik yazılıyor "apayrı".....
P.'ye!
yollar sana çıksa,
ayaklarım yara bere içinde koşsam sana...
bir söğüdün gölgesi gibi uzansam hatıralarının altına, gün doğmuş-batmış, umurumda olmasa...
kaldığımız yerden devam edip,
beraber kalem tutsak,
şiirleşsek...
Senin ayakların ne güzel çocuk.
Yanağındaki al, elbisendeki gül...
Parmaklarının boğumundadır huzur,
Söyle hangi şarkı seni söyler,
Hangi şiir yazar?
Söyle çocuk!
İster kulakta çınlasın ister kağıtta yazsın, anamız da babamız da gardaşımız da "SÖZ"dür.
Söz, bizde "ÖZ"dür.
Doğru edersek sevabımız, hata eder isek günahımızdır.
Dingin iken yelimiz, yangın iken "KÖZ"ümüzdür.
Gökhan Şefik Erkurt 31.01.2017




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!