çocukluğum gençliğim nerde güzel günlerim
uzansam tutamamki çok uzakta dünlerim
zamana yenildiler kurduğum hayallerim
gerçeklerle başbaşa kaldıkça ağlıyorum
ilk aşkımda ihanet ilk aşkımda ayrılık
doğacak güneşi beklemek kadar
seni beklemekte ibadet bence
tanrıya yalvarıp ağlamak kadar
sana ağlamakta ibadet bence
tanrıyı sevmeyen kulu severmi
bir çiçek açarken gönül bağımda
dikeni bağrıma batırıp gittin
umudun en büyük güneşi sendin
güneşi gönlümde batırıp gittin
sen hayal kurmaya başladığım gün
günler gelip geçtikçe ümidim azalıyor
seni gelirsin diye artık beklemiyorum
kalbim yaşlandı artık bedenim yorgun düştü
kan çekildi damardan ayaklarım üşüdü
bu nasıl ayrılıktı gözlerimde büyüdü
seni gelirsin diye artık beklemiyorum
ben şu yalan dünyaya
seni sevmek için doğdum
adın hasret belki özlem
ben adını sevda koydum
ben şu yalan dünyaya
en güzel anımı sende yaşadım
mutluluk dnilen bu olsa gerek
benim olan beni senle paylaştım
tarifsiz duygular aşk olsa gerek
yaşanır böylesi duygular ancak
hayatın hep rahat huzurla geçmiş
bir yokuşta bile zor olmadın sen
ne yokluk yaşadın ne kara sevda
çıkmazlar içinde kor olmadın sen
nerden bileceksin yaşadığımı
bir zalim oturmuş gönül tahtıma
kurtaramıyorum kendimi ondan
her adım atışta yolun sonunda
yeniden en başa dönmekten bıktım
gördükçe onu ellerin yanında
hüzün sokağına yolun bir düşsün
içinden çıkılmaz bir hal alırsın
kanadın kırılsın kolun bir düşsün
içinden çıkılmaz bir hal alırsın
bir savaşçı gibi yorgun yaralı
giderken dünyamı yaslı bıraktın
kalbimi gönlümü paslı bıraktın
ardında bir kerem aslı bıraktın
bir ben ağlıyorum birde istanbul
yollarım bitmiyor taştan topraktan




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!