Gel
paslı bir kilidi vurdum gönlüme
kapıları sensiz açılmıyor gel
aşkın kadehini aldım elime
tek başına sensiz içilmiyor gel
yanık bir türküsün sen dudağımda
iki damla yaşsın sen yanağımda
hasretin kokuyor aşk sokağında
tek başına sensiz geçilmiyor gel
kopardım dünyayla bütün bağımı
uğrunda harcadım gençlik çağımı
yollarıma örmüş kader ağını
tuzakları sensiz seçilmiyor gel
hangi bahardasın hangi mevsimde
hıçkırıksın şimdi kısık sesimde
baş ucumda bulun son nefesimde
bu candan da sensiz geçilmiyor gel...
eski zamanlara gidince gönlüm
yaşadığım aşkım gelir aklıma
bir hayaldir düştür benim gördüğüm
o masum bakışın gelir aklıma
efkar bulutları üstüme çöker
saha artık yabancı olarak gidiyorum
bana ait ne varsa alarak gidiyorum
istersen bir mezar kaz istersen dertleri yaz
ardıma dönüp son kez bakarak gidiyorum
seni unutmak için kendimi uzaklara
aşkı burda bırakıp gidiyorum bu akşam
adını son bir defa yazarak sokaklara
istanbulu bırakıp gidiyorum bu akşam
sessiz bir ihanetin kollarından çıkarak
mutlu olacaksan başka biriyle
yar senin kalbinden çıkıp giderim
usandıysan beni ile olmaktan
dünyamı başıma yıkıp giderim
bensiz hayat sana zevk verecekse
seni baharın gülleri kdar
seni yağmurun bulutu kadar
seni gecenin gündüzü kadar
çok seviyorum
seni eğrinin doğrusu kadar
tükettin ömrümü kahır doldurdun
bütün baharları aldın soldurdun
saçımı başımı bana yoldurdun
bumuydu yaşamak bumuydu sevmek
değersiz kıldırdın aşkı sevdayı
sen beni bu aşkın yanlızlığına
mahkum ettin işte daha ne olsun
en mutlu anımda ayrılığınla
vurdun gittin işte daha ne olsun
keşke öldürseydin yaralı koydun
merhabayla geçti bütün ömrümüz
seni seviyorum diyemedimki
hasretle özlemle doldu gönlümüz
seni seviyorum diyemedimki
gözlerim kaç kere buluştu gözlerinde
senin hatırına var oldu dünya
adı güzel kendi güzel muhammed
senin varlığınla nur oldu dünya
adı güzel kendi güzel muhammed
görünce tanıdı basralı rahip




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!