yokluğunda varlığına tutunamadığım
masumiyetin ayartıcı günahı, ahım
kalabalık sevişlerin, işvelerin salınır
avuntusu mum ışığı gölgelerime
yalnızlığın avlusu simli aynalarıma
yanılsaması düş kırığı anılarım
Bak şu Sevr dağına
Ve üzerindeki bütün taşlarına
Mağarasındaki örümceğe ve ağına
İçerdeki kuşuna ve yavrularına
Nasılda coşarlar her biri
Senin yolunu gözlerken
Bilmez idim
Şu gönül dünyama
Ansızın doğuveren
Bedelsiz
Kararsız
Masum aşkımın
Arkamızdan yüzlerce oyunlar tezgâhlandı
Defalarca iki yüzlülükler sergilendi
Ah rabbi bizi şu Kaf dağının arkasında katlettiler
Hayatı bize dar ettiler
Üşüştü akbabalar üzerimize
Saldılar itlerini hanemize
Eğer olmuş isen mazide
Rahmana hüsnü ayine
O da olur elbette sana
İstikbalde ayine-i sena
Ey Allahım bilmez idim
Düne kadar kendimi
Paylaşılamadın bir türlü Ayasofya’m
Yar olamadın kimseye sofi yem
Boynu bükük hüzünlü mabedim
Kurtulacaksın bu makûs talihinden
Bak bitecek o müzedeki esaretin
Şu vatana, millete
Olan sevdalarımız
Kutsallığa, ümmete
Dair inançlarımız
Dünya barışına ve adaletine
Ait bağlarımız
Ey faslı bahar
Biliyorum sen
Bitmeyen aşkın
Dönümüne
Dönüp duran
Bir aşk değirmenisin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!