Halâ kısık sesle konuşmalarıma susuyorum.
İçime dökülen gökyüzüne senin ellerinde batan güneşi seyredebiliyorum.
Sevgimin biçimlenmiş halinin sen olduğunu kanıtlayabiliyorum.
Günlerdir hayalini kurduğum o ilk buluşmayı çalınmış bir zamanın olduğunu biliyorum.
Israrla gizlenmiş bir rüya olduğunu uykularımda hissedebiliyorum.
Sana söylediğim her kelimler şimdi tozlu raflarda öylece duruyor. Üflemekle kalmayıp kirli bir bezle silmek isterdim ve sadece izleri kalsın, gözyaşlarımla yazdıklarımın. Sen gittiğinden beri tüm hayal kırıklığımın fermuarını kapatıp
Şüphelerimin ellerini çözüyordum artık. Yağmur yağınca yaktığım mumun korkup titreyişi gibi, kalemimin ucunda döküldüğü mürekkebin hesabını bile yapardım. Ne çareler aradım, her arayışımda ne çaresizliklere büründüm bir bilsen.
Sen zaafım, hasretim, bekleyişim, gidip gelişim, ben bu derde düştüm düşeli bir kalemim bir de gözlerim yoldaşlık etti bana.
Küskün olduğum o buğulu camlar bakışlarımı yasak eyledi bulanık gözlerime. Çocukça isteklerim, gönlümü razı etti yokoluşuma ve sadece kirli gülüşlerim avuturdu yorgun yüzümü binlerce ağırlıktaki bedenimi. Adını su gibi içtim, sabrım canıma taketti sersemleşmiş duygularımın yıpranışlarından.
Ve bende bıkttım artık bu ömrü kısa varoluşumdan...
Sonu olmayan bir hayatın sayfasına yazılmıştı, sen yolum.
Ruhumu delip geçerdi kirpiklerinin gölgesi, buğulanırdı gözyaşlarım, cam duvarlarda.
Yaşamak nedir bilmeyen ızdırap teknesi bedenimin inleyişi, kaç gökyüzünü ağlatırdı, dar vakitlerde, kör gözlerde, sen zamansızlığında...
Konmuştu hüzünlerin, kalp damarlarımın dallarına.
İçimdeki çiçekler soldu, sen gözlerinde.
Yitik iki can, bozulmuş yaralar saklıydı kalbinde.
Yüreğinde artık yüreğinde...
Acının barındığı köşeler,
Sevginin kovulduğu avuçlar, yüreğinde.
Buruk özlemim, şaşkın ellerim
Aşk direnişleri belirdi yüreğime, sözlerin yutkunan kursağıma tıkanınca.
İnsanlardan biri işte sen sevdiğim.
Sevinçten kamaşan gözlerim.
Gecenin karanlığına yitip giden umutlarım,
Sevda darağacına asılan intikamım.
Sadece sana olan özlemim, yalnızlığım.
Korkmuyorum artık ölümden !
Sevmek diyorum, sevmek...
Aynı acıyı da aynı mutluluğu da veririr, yüreklere.
Bir mavi gökyüzüne ilk bakış gözleri, güneşin doğuşu gibi batışına kadar sevmek seni ruhumda.
Yangın var yar, içimde yangınlar.
Sulasan bedenimi çiçek açar,
Dokunsan umrunda olur.
Günün birinde vedalar son bulur.
Kurşun gibiydi kalbimdeki hüzün,
Sevmeyi özlüyorum...
Nedensiz, sualsiz sevgiler aklıma düşünce.
Her söze dert olmayı, bir göze hasret kalmayı özledim.
Haykırıyorum yıldızlara ; İnselerdi aşağıya, gülseydi güneş rutubetli yüzüme, kırık gönlüme.
Nazar mı değdi sana boncuk gözlüm, şiir yüzlüm. Öyle bir yer edindin ki gönül bağımda...
Öyle hatıralar sıkıştırdın ki kalp odağımda...
Yüreğimin eşliğinde... Sevda böğürüm... Papatya bakışlım... Nisan yağmurlum...
Senden ne eskidim ne de eksildim. Sende yenilendim, varoldum yokluğumun uçurumundan sıyrılarak.
Kaderimin tabağındaki yemek sen, bardağındaki su sen. Gece rüyam, gündüz hayalim her anda düşüncem sen...
Badem renklim, toprak kokulum, kitap benliğim, müzik çalarım... Sen yoksan ben de yokum. Gözlerin yoksa yaşlarım kurusun, sesin yoksa kulaklarım sağır olsun, kifayetsizsen dilim kopsun. Ve sen yoksan ben de milim milim azalayım.
Semamda parlayan bir yıldızın adı ve endamıydın. Mümkün mü seni sensiz sevmek. Bulutların ardına saklanmış güneşi görmek... Tam anlamıyla bir hayal kırıklığı olurdu bu inan.
Asi bir hakimiyet kurdum kalbine. Belki de bir ütopya gereğiydi bilemezdim.
Sonuçta sevdim...
Aklı yok fikri yokmuş duygularımın. Dünya tersine dönse de bu değişmez. En azından ben böyle biliyordum.
Küskünmüsün bilemem, ama ben dargınım, yorgunum, üzgünüm, kifayetsizim, anlamsızım ve öfkeliyim. Sözlerin dilimdeki çatlaklara, gidişin gözlerimdeki yaşaların kurumasına temin etti beni.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!