Seni bir zaman gördüğüm, kalbim olurdu kördüğüm.
Örerdim sana sevinç ipliğinden aşk, sererdin üzerine bir ömür.
Alın terinle severdin,
Duyguların güçlülük çekerdi düşünmeden seni.
Sesinden kanardı korku,
Gözlerine batardı yüreğinin parçacıkları.
Seni hayalinden gerçeğine davet ettim...
Gelmez dediler. Geldin, ama gelmen ile gitmen bir oldu.
Haberin var mı ?
Sana, bir değil birden fazla hüzün ektim çorak kalbime...
Yetişmez dediler. Şimdi görsen bağ bahçe oldular hepsi.
İşte bir fotoğraf...
Hayattayım fakat yaşamıyorum.
İçine saklandığım tüm düşüncelerim beyaz bir karanlık.
Gözlerinle ışınlandır yüreğimi.
Simsiyaha dönüşmüş aşkımın perdeleri.
Her insan yaktığı ateşin dumanıdır !
Söndürmezsen dağılmaz...
Hayretler içindeyim şuan.
Ziyan oluyorsun, kahroluyorsun.
Zor olan nedir bilirmisin hazan ?
Hayata zorla çengel attığında istediğin başarıyı elde etmediğinde, tırnaklarınla kazıya kazıya çıktığın yerlerde düşündüğün gibi olamadığını gördüğünde ve herkesi kendin gibi olduğunu düşünüp aslında hiçkimsenin kimseye benzemediğini anlayıp uğradığın hayal kırıklığıdır.
Umuttan ırak olandır, kendini kendinden bulamayandır, gözlerindeki şafak kızıllığını inkâr edendir...
Gecelerin berduşluğuyla sarmaş dolaş olanlardır. Başına açtığı bin bir türlü hadiselerin, kalbine ızdırap çektirendir, kendi ördüğü duvarların yıkıntısının altından kalandır.
Hep yeni bir dünya gibi geliyorsun bana sen.
Sonsuz bir gökyüzün maviliğini andıran iyi niyetli ruhunla.
Çünkü sen ;
Elinden tutup bir bir getirdiğim umudumun çocukluğusun sen,
Ellerimde !
Günler geçip gecemin karanlığında gözyaşlarımın sevincisin sen,
Anımsardım bizim yalnızlığımızı bir gecede,
Sen vaktinde.
Kalbinden mahrum, sevgine mahkûm kalışımla.
Sende bir yer edindim her yere uzak, aşk adresin tam ortasında, hüsranlarımla.
Dayandı kapıma, kalbime yakışmayacak hüzünler, bir telgraf yazısıyla.
Herkesin bir hikâyesi vardır. Kiminin bugün, kiminin yarın, kiminin de elbet bir gün sona erecektir...
kimisi bu hikâyede kahraman kimisi de karaktersiz olarak satırlara yazılacak ve bir zaman sonra tozlu raflarda unutulup gidilecek...
Bu hikâyedeki toleransın; hikâyenin kahramanı da , karaktersiz de olmak senin elinde.
Aydınlık gecelerde de, rüyasız gündüzlerde de yürümek senin gözlerinde.
Gönülsüz yağan bir buluta benziyordu gözyaşları.
Kirpiklerinin gölgesiydi, bir havlu gibi yaşları silen.
Saçlarıydı, bir sünger gibi yaşları kendisine çeken.
Ve yanakları çatlamıştı, acıdan ağırlaşan gözyaşları damlaların darbelerinden.
Geriye kalan tek şey hüzün olacak,
Duygularına bel bağladığın anda.
Sonra kalmak, gitmekten daha acı verir kuytu, avuç köşelerde.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!