Bir güneş gibi çıkıp gelmiştin buğulu penceremden
Bülbüller şakıya durdu bahçem duvarında.
Asrı kasıp kavurdu bu ses cümbüşü
Kimilerine doğuş kimilerine bir ölüm vakti.
Satırlarımda kopan fırtınalarla savruldum
Galaksiler keşfedilir hunharca
Tozlarından seke seke
Kaçsan kaçılmaz, tutarlar paçandan
Renklerle, hayvanlarla ya da şiirle
Üçümüz beşimiz sorgulanır
Tozlu raflardan geçen dertleri sormadan
Bir şiir yazmalıyız bulutların şahitliğinde;
Kalemler, kitaplar ve eşsiz göğe
Işımalar yansırken fani gönlüme
Güvercinler uça-gelir Alpler'den Yıldız'a
Geriye dönüyoruz çağlar boyu
Ufkumdan saçılan ışıklarla büyüyorum
Gün, yüzünü bana göstere duruyor.
Hatıralar canlanıyor, yitik ellerimden
Vasıfsız duvarlar arasında;
Pembe düşlerde buluyorum kendimi.
Geleceğim her şeyden öte
Gerisi kimin umrunda(!)
Erişmeye çalışanlar görünen taraf
Görünmeyeni gören bir ben içimde
Anlamaya eremez kimse,
-yıllardır anlayan, bir sen içimde-
Atlasam buzulların zirvesinden
Denk gelir de çarpar mıyım buza,
Ya da smokinlilerle yüzer miyim?
Derinlere doğru pervasızca inip
Afrika'da bir kuyudan fışkıradurdum
İsimsiz kahramanın kanatları altında
Avuçlarıma kumlar dolmuş
Asırlarca geçmiş üstünden
Çağlayanlara hasret kalmış
Ağlayanlar senin sesinden
Maktulü yerlere serilmiş
Değiştir hayatını
Kuş olup kanatlan özgürlüğe
Şiirin kanat çırpsın, yılma!
Ömürlük satırlarında
Ne ilk sefer ne de son
Yıkılışlar, haykırışlar ve tükeniş
Son yaprağa bırakma şansı
Göğün en parlağı sensin
Özlemesin seni hiç
Koparılan onca yaprak
Mora en çok turuncu yakışır
Ütopik dünyamın kırıntılarında
Kölesi olmuşsunuz;
Gözlerinizi büyüleyen her şeyin.
Görmez olur o da bir gün
Diğer tüm gözler gibi.
Kimi beklediysen asırlar boyu,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!