Rüzgâr esiyor,
Diliyle değil,
Yaprağıyla konuşuyor dünya.
Bir taş susarak öğretiyor sabrı,
Bir kuş kanadıyla çiziyor,
Özgürlüğü göğe.
Rüzgarın diliyle konuşur ağaçlar,
Toprak sessizce
Anlatır hikâyesini.
Bir kuş uçar içimde,
Her kanadında başka bir huzur.
Ben hiç gitmedim ki,
Uzat ellerini de uzatayım.
Karanlıktaki yalnızlığını bitireyim.
Bir asır uzakta sandığın ben,
Hep yanı başındayım..
Bir gün herkes gider.
Kalabalık çekilir,alkış diner,
Işıklar söner.
Ve sen kalırsın…
Kendinle,iç sesinle,gerçeğinle.
Her yıl bir adım,
Her adımda bir hikâye...
Rüzgâr fısıldar geçmişimden,
İnançla yoğrulmuş yıllara.
Dua yalnız dilimde değil,
Duru bir bakışı vardı,
Sözü söylemeden anlatan.
Bir yudum su gibi berrak,
Bir meltem gibi usuldan.
Gözlerinde saklıydı sükutun dili,
Aniden içim cız etti.
Bir baktım yine aynı yürek ağrısı.
Öyle özlemişim ki seni.
Özlemin azı çoğu olmaz,
Ağırdır işte.
Sararmış yaprakların dilinde,
Hüzünle sevinç arasında bir ezgi.
Güneş yorgun, gökyüzü solgun,
Ekim geldi usulca, sessizce.
Artık hiç acelem yok.
Bir yaprağın düşüşünü,
İzlerken üzülmüyorum..
Sessizlikle konuşmayı öğrendim.
Gidenin ardından susmak,
Bazen en doğru kelimedir,
Bazen çıkarız sokaklara,
Hiçbir yere varmasak da,
Belki de eski günleri ararız.
Bir kahkaha,bir bakış,
Bir dost sesi…



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!