Mavi, ruhunu sarar ince tül kumaş gibi,
Denizlerin en derin, en ıssız cevheri
Gölgesi düşer en kuytu, mahrem yere,
Uçsuz bucaksız hiçliğin sanki şenlik yeri
Oysa ki gök yüzüdür mavinin en son durağı.
İnsan!
Boş gezen tayfası olur ya sıkılmadan.
Elem verici bir renk,onun rengi siyah.
Eğri doğrulur ya,mekan ‘‘an’’bozulmadan.
Huzur dili musiki,bu dilimde dimağ.
Hızla,peşim sıra,yollara düşüyorum,
Zaman küçülüp vakit sık sık darlaşıyor.
Göz önüne geliveren gölgeler malum,
Uçun gecenin pak kelebeği gölgeler...
Ben peşimde gölge hızlıca yürüyorum.
Ağaç dalı titrerken, ürkek kuş sallanır
Rüzgar iter ağacı toprak harmanlanır
Suya giren balık, düşerken yakalanır
Damla damla biriken kendini göl sanır..
Ölçer mesafeleri yeryüzü adımlanır
Düşünen aklıma sır saklayan meçhul kelle,
Beni emanet bıraktığın sırda yıllandır.
Boş avucuma yerleştirdim,sık başımı elle,
Bugün hatrın kalmasa da,yarin takdir kalır.
Dikilse mazlum çehre,beni bir kez saklasa,
Seslerin dili vardı,birşeyler anlatır.
Her ses bir kelimedir,neleri anlatır.
Patlatılan her balon,atılan her adım.
Her kanat çırpan kuşlar,neleri anlatır.
Hiç yürümez ki sesler,elsiz,ayaksızdır.
Daldığım uykudan çıkmamak üz re,
Yollan yolculuğa mezar taşları,
Musalla taşından kalkmamak üz re,
Girdim peşinden dipsiz bir kuyuya.
Dolan kefene istemem ben ipek,
Bedenimden yoksun ruhum,bu gün yolcudur;
Dilim suskun,gözlerim kör,kulağım sağır.
Ey bedensiz ruh! Mekandan zamandan salık.
Artık tek ümidin,Rahmani bir sorgudur.
Dünyevi bedenime ait kal sancılar,
Siz kargaşa köyünün geçimsiz insanları
Fayda dünyasında yarar ortası dalkavuk
İkram var alemde bak çıldırdı mantıkları
İnsanlar çıplak nedendir maddeler giyinik
Günün ‘yok’ da ‘varlık’ dünyası sen maskarası
Sabırsızım,sabrın bencil fukarası ben,
Ben zamana bağlıyım,zaman hürdür benden.
Ayaklarım ellerime muhalif,yoktan,
Bana zindan vehim,alim olan göz zindan!
Meçhul tarih,melez gün,doğurgan tebessüm,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!